‘Kültür Yolu: Hakikatsiz sanatın iktidarı ve muhalefetin ironisi’
(Sevgili kadraj köşesi okuyucuları uzun zaman oldu yazamadım. Hem kişisel yoğunluğum hem de ülkenin sabah akşam güncellenen son dakikaları iyice birikti. En iyisi en son olandan başlamak galiba.)
Türkiye Kültür Yolu Festivali, 5 Nisan’da Adana Portakal Çiçeği Festivali’nin de eklenmesiyle yeni sezonuna başladı. 20 ilde, 8 ay sürecek bu festival dizisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı eliyle sahneye konuyor. Yerel festivallerin de içine dahil edildiği bu organizasyon, ilk bakışta kültür ve sanatın yaygınlaştırılması olarak pazarlanıyor. Ancak bu festivallerin ardında yatan politik anlamı göz ardı etmek, hakikatle bağımızı tümüyle koparmak olur.
AKP bu, festival de yapar, fakiri daha fakir, zengini daha da zengin yapar.
Allan Sekula’nın şu sözlerini hatırlayalım:
“Sanattan hakikati çıkarın, geriye kalan nedir? Üretilen bu sanat eserlerinin insana anlam kattığı söylenebilir mi? Ama ‘sanat ticareti’ne ve o ticaretin sanatçısı başta olmak üzere pazarlamacısı, reklamcısı yani yatırımcılarına para pul şöhret kazandırabilir.”
Sekula’nın işaret ettiği gibi sanatın hakikatten arındırılması, doğrudan sınıfsal bir mesele haline gelir. AKP’nin başlattığı Kültür Yolu projesi de tam olarak bu bağlamda değerlendirilmelidir. 2021 yılında Beyoğlu Kültür Yolu ile başlayan süreç, bugün tüm ülkeye yayılmış durumda. Bu organizasyonlar, görünüşte “kültür ve sanat şöleni” gibi sunulsa da gerçekte bir hegemonya........
© Evrensel
