menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Transfer rekorlarının gölgesinde: Yüzyıllık spor kulüpleri inşaat şirketlerine dönüşürken

23 1
26.07.2025

Türkiye futbolunun lokomotifi konumunda bulunan İstanbul’un üç büyüğünün son dönemde gerçekleştirdiği çılgınlık derecesinde yüksek bedelli transfer hamleleri, uzun yıllardır tartışılan mali sürdürülebilirlik konusunu yeniden gündeme taşıdı. Kulüplerin devasa borç yükü altında olmasına rağmen daha önce Süper Lig’de hayal bile edilemeyecek rakamlar karşılığında transferlere yönelmeleri, halen aklını yitirmemiş futbolseverlerin kafasında ciddi soru işaretleri oluşturmakta.

Son dönemde Galatasaray’ın Victor Osimhen’i 75 5 milyon avroluk bonservis bedeli karşılığında kadrosuna katmaya hazırlanması, artık Türkiye’de futbolun rasyonellikle en ufak bir bağının kalmadığını net biçimde ortaya koyuyor. Avrupa’nın beş büyük ligi dışında tarihin en pahalı transferi olarak kayıtlara geçecek olan Osimhen transferi, Türkiye futbolunda ekonomik gerçeklerle sportif başarı arasındaki ilişkiyi de sorgulamaya açıyor. Osimhen’in gölgesinde kalsa da Leroy Sané, Jhon Duran, Tammy Abraham ve Orkun Kökçü transferlerini de bu listeye ekleyebiliriz.

Bu transferler salt sportif başarı açısından değil, kulüplerin ekonomik varlığını sürdürme amacıyla yapılan karmaşık ticari hamlelerin de bir parçası. Öyle ki, kulüpler devasa borç yükünden kurtulabilmek için farklı gelir modellerine yönelmiş durumda. Forma satışları, lisanslı ürünlerden elde edilen gelirler gibi marka yaratım çalışmaları kısa vadede kaynak sağlasa da uzun vadede sürdürülebilir bir çözüm olarak görülmüyor.

Son yıllarda yayın gelirlerinin ciddi biçimde düşmesi de bu problemi daha derinleştirdi. Geçmişte 500 milyon doları aşan yayın gelirleri, bugün 140 milyon dolar civarına geriledi. Bu durum kulüplerin gelir kaynaklarını çeşitlendirmesini zorunlu kıldı. Türkiye’deki dört büyük kulübün bu ekonomik darboğazı........

© Evrensel