Serenay'a kayyım atansın olsun bitsin!
Sosyal medya takip etmeyenlerin de haberi olmuştur herhalde. Bir süredir dizi-film sektöründeki tekelleşmeye karşı, yine bir sosyal medya terimi kullanarak söylersek, aniden ‘duyar kasmaya’ başlandı. Bazı isimler günlerce TT oldu. Popüler oyuncuların aslında ne kadar yeteneksiz, beceriksiz oldukları fakat arkaları güçlü olduğu için bütün dizi projelerinde onların yer aldığı konuşuldu.
Menajerlik ajansı işleten ve yapımcıları, kanalları ve dijital platformları yönlendirebildiği gibi, gözdesi olan oyunculara milyonlar kazandıran onunla iyi geçinmeyenleri sektörden silebilen Ayşe Barım popüler sanat sektöründeki kartelleşmenin-tekelleşmenin günah keçisi olarak hedefe alındı. Muhabbetin içine bir sürü dedikodu, özel hayat didiklemesi, siyasi eğilimler de dahil edildi. Serenay Sarıkaya, Ezgi Mola, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Hazal Kaya ve daha kimler kimler Barım’ın hiç yoktan yarattığı isimlerdi. Nihayet Serenay Sarıkaya ifadesi alınmak üzere savcılığa çağrıldı. Ayşe Barım’a da inceleme sürecinde yurt dışı yasağı getirildi.
Bu konuyu ilk gündeme getiren kişi öz geçmişinde ‘Samsun doğumlu bir Türk gazeteci’ yazan, daima iktidara yakın yayın organlarında kalem oynatmış Fuat Uğur. Konuyla ilgili ilk yazısını temmuz ayında yazmış ve kartelleşme konusu ilgililer tarafından incelenmeye alınmış… Neyse burası ‘çokomelli’ değil.
Sosyal medyada başlayıp görsel medyada harlanan kartelleşme ‘mücadelesi’ni derinleştirenlerin yöntemi yabancı değil. Belden aşağı vuruşlar, haksız kazanç iddiaları, siyasal eğilim ve etnik kimlik dedikodusu ile başlayıp itibarsızlaştırma ve değersizleştirme ile devam eden ve nihayet bir ya da birkaç kurbanın yargıya taşınmasıyla devam eden senaryo yine çalıştı.
Sanatçılar bu kartel zorlamasıyla Gezi direnişine........
© Evrensel
