İstanbul’un öteki depremleri
İstanbul deprem üstüne deprem yaşıyor! 23 Nisan’daki 6.2’lik hakiki deprem, artçılarıyla birlikte iki günde çekilip gittiyse bile deprem uzmanlarının, turpun büyüğünün yakında geleceğini söyleyenler ile bu iş oldu bitti diyenler arasında ikiye bölünmesinin yol açtığı tahlil artçılığının devam edeceğini bir yana koyabiliriz. Sismik hareketlerin haritaları yoruma açık ve zaten analizler yıllardır sürüyor.
İstanbullular için yorumu açık olmayan ise İstanbul’un yaşadığı siyasi depremin, şiddetini artarak süreğenleşmesi. İBB’deki ikinci dalga gözaltı ve tutuklamalar, 1 Mayıs öncesi evlerden ‘çağırıcı’ toplamalar, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından protesto eylemlerine katılanların takibi Çağlayan Adliyesini bir yaşam alanı haline getirdi. Ev hapisleri, adli kontrol, yurt dışı yasağı gibi kategorilere ayrılan cezalarla büyük birader’in denetimi ve gözetimi altındaki nüfus büyüdükçe kentte fişlenmemiş, cezalandırılmamış kişi sayısı azalacak.
Kayıtlı nüfusu yaklaşık 16 milyona yaklaşan, hâlâ göç almaya devam eden kentin boşaltılmasını savunan Malthusçu sermayedarlar, rantiyeler ve kimi bilim insanları arasında kentin emeklilerden ve yoksullardan temizlenmesi gerektiğini savunanlar var. Onlarca yıldır deprem korkusuyla disipline edilmeye çalışılan İstanbullular, bir finans ve ticaret merkezi haline gelmesi için kentin arazilerinin parsel parsel, adım adım işgalini; hayat pahalılığı, bir fay gibi aşırı yüklenmiş sinirlerinin iflası, barınamamak, kullanılması lüks haline gelmiş yollar, köprüler ve hastane borçlarını karşılamakla ödüyorlar.
Bugün Hatay’da depremzedelerin tapulu arsalarına, sahipli zeytinliklere dalan dozerler depremin yıktığı........
© Evrensel
