15 gizli tanığın ‘Hiçbir şey olmadıysa bir şeyler oldu’ düzeyindeki; duydum, biliyorum, bana öyle geldi, herkes bilir gibi tutarsız rivayetleri ile, kanıt yoksunu, 3 bin 740 sayfalık bir iddianame ile İmamoğlu hakkında 828 yıldan 2 bin 430 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor. Bir insan ömrüne sığmayacak ceza süresine müebbet denmek istenmemiş belli ki. Sondaki altı ay geçen yıl asgari ücret belirlenirken eklenen 2 lira gibi, yargının elinde hassas bir artı varmış izlenimi vermeye yarıyor. Veya Süleyman Soylu’nun kendi yalanlarına eklediği buçuklu, virgüllü küsurat gibi duruyor.

İmamoğlu’na atılı suç CHP’yi ele geçirmek ve cumhurbaşkanı olabilmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesini üs gibi kullanmak, belediyeleri ele geçirmek. Ve tabii ihalelerde yolsuzluk yapılması gibi çeşitli akçeli işler. 3 bin 740 sayfalık metinde birkaç kez geçen ahtapot sözünün ‘Herkesin iyi bildiği’ kaynağının en çok önem verdiği konu bu: Para hareketleri. Çünkü ahtapot mevcut nizamın işleyişini en iyi anlatan sözcüklerden biri. Siyasette ve ticarette taşeronlar, onlara bağlı alt taşeronlar daha da aşağılarda irili ufaklı taşeronlarla döndürülen ihale ve yolsuzluk düzeni herkes kendinden bilir meydanına çıkıyor.

Daha metni okuyamadan basının çalışkan elemanlarının isim arama, kaç sözcük kaç kere geçiyor, başlıca suçlamalar neler diye yaptıkları taramalardan ve göz gezdirmelerden anlaşılıyor ki bu iddianame ‘Biz suçlarız sen suçsuzluğunu kanıtla’ kıvamında. Zaten bir süredir yargılama, gözaltı, tutuklama hadiseleri yüzünden hiçbir şeyin doğru düzgün konuşulamadığı, iktidarın çok sevdiği bir tanımla algı yaratmanın sonuçlarını yaşamaktan başka bir şey yapılamıyor bu ülkede. 80 milyonun derdi iddianamenin sistematiğini, onu besleyen iklime ilişkin değer sarsıntılarına maruz kalma pahasına anlamak oluyor.

Erdoğan’ın dediği doğru Türkiye bir yargı ülkesi artık. Halkla........

© Evrensel