Kapitalist bencillik ve seçim yüceltisi…
6 Şubat yıkımının 2. yıl dönümünde, yeni bir bağış kampanyası düzenlendi. Bağışlar, iki yıl geçmesine rağmen 650 bin kişinin hâlâ konteynerlerde yaşadığı depremzedelere harcansa neyse!
Ziraat Bankası Genel Müdürü “En çok parayı ben verdim” diye öğvününce, Erdoğan bile “Devlet verdi, sen sadece aracılık yaptın” diye uyarmadan edemedi. Ne buluyorsa üstüne çöken, hemen hiç vergi vermeden sayısız devlet ihalesinden milyarlarca dolar kâr eden M. Cengiz’i ise Erdoğan az bağış yaptığı için uyardı.
Müdürünün kendi parası sanki! Bankaya müdür olmuş. Kamunun malı olan bir devlet bankasını yönetiyor. Yüksek maaşıyla harcırahlarından 5 kuruş vermeye yanaşmıyor, ama “ben” diyor, “benim” diyor! Babasından miras sanki! Berikinin ise gözü doymuyor. Alırken kepçe dolusu almaya alışmış, verirken çay kaşığıyla vermeye bile kıyamıyor! İlkesi hep bana, hep bana…
Müdürü eleştiriyor, ama köprüleri, otoyolları, havaalanlarını kendisi yapmakla övünen Erdoğan da onu da ben yaptım bunu da ben yaptım demiyor mu?! Deprem için gittiği Adıyaman’da, birçoğu konteynerde yaşamayı sürdürse bile, depremde evsiz kalanlara şu kadar bin ev yapmakla övünmedi mi? Kendi parasıyla mı yapıyor, cebinden mi ödüyor? Tüm deprem evlerini cebinden finanse edecek kadar parası olduğu tartışmasız. Ancak ’99 depreminin ardından M. Şimşek’in itiraf ettiği gibi deprem vergi ve bağışları otoyollarla........
© Evrensel
