Dost acı söyler
Yanlış bir anlamaya olanak tanımamak için baştan söyleyelim. Öcalan’ın silah bırakma çağrısına karşı değiliz. Üstelik bu çağrıyı destekleriz.
Daha genelleştirelim: Sadece bugün değil, dün de Kürtlerin, sadece Kürtlerin de değil bütün ezilen ulusların kendi kaderlerini özgürce tayin etmelerine kayıtsız, koşulsuz saygı gösterilmesini zorunlu saydık ve böyle davrandık. Yarın da bu davranışımız sürecek. Bu, ilkesel bir sorun ve sorumluluk.
Hüseyin İnan’ın kaleme aldığı “Türkiye Devriminin Yolu” ve Deniz Gezmiş’in idam sehpasındaki son sözlerden biri olan “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi” haykırışının en azından birkaç yıl öncesinden beri, bu, bizim temel bir yaklaşım ve tutumumuz. Çünkü işçi sınıfıyla ezilen ulusların birliği, uluslararası proleter devriminin ve onun bir parçası olarak gençlerimizin yaşayarak tanıklık edecekleri Türkiye proleter devriminin olmazsa olmazı.
Bu nedenle sloganımız, “Yaşasın işçi sınıfı ve ezilen ulusların birliği ve mücadelesi”dir!
Öcalan’ın çağrısında açık bir mücadele çağrısı yok. Politik bir tutumu ortaya koyuyor olsa da biz, çağrıyı diplomatik bir açıklama olarak anlıyoruz. Olmaz mı? Şüphesiz olabilir. Sınıf mücadelesinde diplomasiye yer vardır.
Çağrı, öncesinde çok şeyin kotarıldığı anlaşılan Bahçeli’nin çağrısının ardından ve ona yanıt olarak geldi. Ve Bahçeli’nin, en uygun kişi olarak, baştan beri........
© Evrensel
