Agnelli’den Koç’a: Başkanlık konforu ve işçi korkusu
Paolo Rossi 1978 yazında dünya futbolunun en gözde golcülerinden biriydi. Sadece 22 yaşındaydı ve önce Serie B, sonra Serie A’da ardışık sezonlarda gol kralı olan ilk isim olarak tarihe geçmiş, üstüne başarılı bir Dünya Kupası sınavı vermişti. Rossi’yi keşfedip 16 yaşında Torino’ya getiren ve bonservis hakkının yarısına sahip olan Juventus, bu etkileyici çıkışa rağmen onu 1977/78 sezonunun ikincisi, yani şampiyonluk yarışındaki rakibi Vicenza’ya bırakmayı tercih etti. O dönem için transfer piyasasının rekor ücreti olan 2.6 milyar lireti ödeyen Vicenza, İtalya’nın açık ara en zengin kulübünün elinden ülkenin en büyük yeteneğini kaptı. Peki İtalya başbakanından bile güçlü bir ailenin (Agnelli) yönettiği bir kulüp, üstelik santrfor ikilisinden biri (Boninsegna) kariyerinin sonuna yaklaşırken buna neden izin vermişti?
Bu sorunun en güçlü cevaplarından biri İtalyan siyasi tarihine “Sıcak Sonbahar” (Autunno Caldo) olarak geçen 1969 güzünde yatıyor. Bu dönemde sanayinin kalbinin attığı Torino merkezli işçi eylemleri Agnelli’nin fabrikalarını kasıp kavurmuş, burjuvazi ödünler vermeye zorlanmış, önemli haklar kazanılmıştı. Pek çoğu aynı zamanda Juventus taraftarı olan FIAT işçilerinin hafta içi kafa tuttuğu patronunun takımını hafta sonu tribünden desteklemesi sürecin en içinden çıkılmaz çelişkilerinden biriydi. Nihayetinde Alman Marksist Gerhard Vinnai’ye 1970’te çıkan Fussball als Ideologie kitabında “Futbol sahasında atılan goller, ezilenlerin kendi kalelerine attığı gollerdir” vecizesini yazdıran (bu ifadenin benzeri daha sonra Metin Kurt tarafından ülke futbol literatürüne sokuldu) gelişmeler, “Sıcak Sonbahar”ın yakıcılığını kaybetmesinin nedenleri arasına girse de Agnelli ailesini de tetikte tuttu. 1970’lerde Juventus 5 kez İtalya şampiyonu oldu ama har vurup harman savurmaktan imtina etti. Çünkü FIAT işçileri ne kadar taraftar olsalar da Agnelli’nin kendilerine vermediği zammı futbolculara verip........
© Evrensel
