menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Otoriter devlet ve devlet otoritesi farkı üzerinden sahte diploma

30 6
monday

Sahte diploma skandalı, yalnızca eğitim sistemini çürüten bir yolsuzluk hikâyesi değil; devletin en temel varlık koşulunu, yani meşruiyetini kemiren derin bir çürümenin simgesi. Bir grup dolandırıcının, idarecilerin yasal e-imzalarına sızarak para karşılığı diploma satması, sadece bireysel liyakati yok etmedi; devletin otorite dediğimiz temel dayanağını da aşındırdı.

Bir diplomanın değeri, üzerinde yazan isimden değil, onu veren kurumun itibarı ve güvenilirliğinden gelir. Bu güven yitirildiğinde, diplomalar yalnızca mürekkep ve kâğıttan ibaret kalır. Eğitim sisteminin yaşadığı bu erozyon, zincirleme bir etkiyle diğer kurumlara da sirayet ediyor. Sağlıkta doktor raporlarına, yargıda mahkeme kararlarına, yerel yönetimlerde belediye ihalelerine duyulan güven azalıyor. Toplum, devletin ürettiği her belgenin ve her kararın arkasında bir kuşku gölgesi aramaya başlıyor.

Türkiye bugün tuhaf bir paradoks yaşıyor: AKP iktidarı bir yandan giderek otoriterleşiyor, diğer yandan AKP’nin yönettiği devlet rızaya dayalı otoritesini kaybediyor. Otoriterleşme, hukukun yerini keyfiliğin aldığı, liyakatin yerine sadakatin konduğu, farklı seslerin susturulduğu bir rejim inşa eder. Ancak otorite dediğimiz şey yalnızca korku ve baskıya dayanmaz; halkın rızasına, devletin kurumsal kapasitesine ve adalet duygusuna yaslanmak zorundadır.

Bu nedenle, otoriterleşme ile otorite arasında niteliksel bir fark vardır. Otorite, toplumsal kesimlerin devlete güveniyle ayakta durur; otoriterleşme ise bu güveni aşındırır. Bugün Türkiye’de devletin verdiği diplomaya, mahkeme kararına, polis tutanağına, hatta seçim sonuçlarına bile kuşkuyla bakan geniş........

© Evrensel