Muhteşem yıl II
Galatasaray dün 10 yedek oyuncusuyla çıktığı maçta deplasmanda Göztepe’yi 2-0 yenerek bu sezon ligdeki puan ortalamasını 2,62’ye yükseltti. Eğer gelecek hafta Başakşehir’i yenerse ligi 2,63 puan ortalamasıyla tamamlayacak. Ki bu lig tarihinin üç puanlı döneminde geçen sezonki ortalama 2,58 puandan sonra en iyi ikinci sonuç olarak geçecek kayıtlara.
Lig tarihinin en büyük hâkimiyet dönemlerinden birisine şahitlik ediyoruz son üç yıldır. Ancak bu üç yıllık hâkimiyet her ne kadar futbol aklı olarak önemli bir strateji ve yönetim başarısını içerse de, benim gibi dinozorların aklı hep, Galatasaray tarihindeki en önemli futbol planlamasının gerçekleştiği 1984-2000 yılları arasındaki dönemde kalacak.
Şundan. Şimdi deniliyor ki üç yıllık üst üste şampiyonluk yeterli değil, Avrupa’da da başarı lazım. Bunun için de 1996-2000 arasındaki dönem örnek veriliyor.
Evet gerçekten de Avrupa’da başarı Galatasaray camiası için önemli. Ama en az bunun kadar önemli olan bir şey daha var. Planlama, kadronun sürekli gençleştirilmesi ve başarının sürdürülebilir olması.
Geçen yazıda 2000 yılındaki başarının tarihsel temellerini aramaya çalışmış ve sizleri 1984 yılına götürmüştüm.
Bugün de aynı patikaya gireceğim, ancak tarihin akışını biraz daha geriden, 1970’lerden başlatacağım.
Galatasaray, teknik direktörlüğü Coşkun Özarı’nın, yardımcılığını ise Brian Birch’ün üstlendiği 1970-1971 sezonunda ligi şampiyon olarak tamamladı. Bu şampiyonluk üç yıllık bir hâkimiyet döneminin ilk adımıydı. Özarı tarafından sezon başında takıma kazandırılan Metin Kurt, Aydın Güleş ve Tuncay Temeller gibi isimler sadece o sezon değil, üç yıl süren hâkimiyet döneminde Galatasaray’a önemli katkılar vermişlerdi. Sezon ortasında Özarı yedek kulübesini Birch’e bırakmış, müdahalelerini maçları tribünden izleyerek gerçekleştirmişti.
Ertesi sezon Coşkun Özarı Galatasaray’dan ayrıldı. Bunun üzerine mirası tek başına Birch üstlendi. Galatasaray Birch yönetiminde iki yıl üst üste şampiyon oldu.
Ancak üçüncü şampiyonluğun geldiği 1972-1973 sezonunda Galatasaray’ın hem antrenman tesisi, hem de stadyumu olan Ali Sami Yen devre dışı kalmıştı. Ufukta tesissiz bir Galatasaray görünüyordu.
Birkaç zaman Galatasaray futbol takımı Ali Sami Yen’in yanındaki kömürlük sahasında antrenman yapmıştı. Ancak bu saha hiç de sağlıklı sayılmazdı. Böylece İstanbul’un muhtelif yerlerinde tesis (Hasnun Galip Sokak, Ada ve Kalamış) ve arazi (Riva ve Florya) sahibi olan Galatasaray varlık içinde yokluk çekiyor, futbol takımı gerçek anlamda bir göçebe hayatı yaşıyordu. Futbolcular her gün minibüslerle gidilen farklı sahalarda antrenman yaparak sezonu geçiriyorlardı.
Bir anlamda Babil sürgününü andıran bu dönem 1982’ye dek sürdü. Burada ilginç olan vizyoner oldukları düşünülen Galatasaray yönetimlerinin 1979’a kadar bu konuyu neredeyse sorun olarak ele almamış olmalarıydı. Ta ki Prof. Dr. Ali Uras’ın çıkışına kadar.
Tesisleşme projeksiyonuna sahip olan Prof. Dr. Ali Uras 1979 yılında Galatasaray Spor Kulübü genel kurulu tarafından başkanlığa seçildi. Florya’daki arazide antrenman tesisinin inşaatına başlanması Uras’ın başkan seçilmesinin ertesine tarihlenir. Atılan adımlar 1982’de sonuç verecekti. Galatasaray 1982 yılında önce Florya’daki antrenman tesislerine kavuştu, ardından da Ali Sami Yen’in devreye girmesiyle stadyumuna.
Derwall ise bu tarihten iki yıl sonra, 1984’te adımını attı Galatasaray’a. Derwall’in nasıl Galatasaray’ın teknik direktörlüğüne getirildiğinin öyküsünü ana hatlarıyla geçen hafta anlatmıştım. Bugün sadece önemli olduğunu düşündüğüm bir detay vermek istiyorum.
Galatasaray’ın şampiyonluktan uzak geçen sezon sayısı 1984 yılında 11’e ulaşmıştır. Dolayısıyla camia daha yüksek sesle şampiyonluk istiyordur. Ne var ki Prof. Dr. Ali Uras yönetiminin futboldan sorumlu yöneticisi Alp Yalman, kulüp üyesi ve Galatasaray Lisesi mezunu Atilla Karsan’ın özel girişimleri sonucunda görüştüğü Derwall’den Galatasaray’ı şampiyon yapmasını talep etmez. Yalman konuyu daha derin ve yapısal olarak ela alıyordur. Bu nedenle ilk kez görüştüğünde Derwall’e, “Galatasaray’da futbolun temellerinin atılması için bize yardım et, hatta Türk futboluna katkıda bulun” diyecektir.
Derwall de bu misyonla çalışmaya başlayacaktır Galatasaray’da.
Tam burada tarihi üç yıl ileriye alıyorum. 1987 yılındayız, Eylül ayında.
Jupp Derwall’in üçüncü sezonunda Galatasaray şampiyon olmuştu; 14 sezonluk özlem sona ermişti. Böylece Galatasaray 1973’ten sonra, Türkiye’yi yeniden UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası’nda temsil etme hakkı kazanmıştı.
Kurada Galatasaray Hollanda şampiyonu PSV’yi çekti.
Şampiyonluğun ertesindeki 1987-1988 sezonunda Galatasaray’ın teknik direktörü yıllarca Derwall’in yardımcılığını yapan Mustafa Denizli’dir artık. Derwall ise danışmandır, ancak yine kulübede yer alacak, Denizli’ye özellikle rakip analizi ve oyuncu değişiklikleri konusunda yardımda bulunacaktır. (Yıllar sonra Mustafa Denizli Socrates’e verdiği söyleşide Derwall........
© Evrensel
