menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TÜSİAD’dan devam…

15 13
26.02.2025

Oğlum, kızımın aksine deniz mahsullerini pek sevmiyor… Böyle zamanlarda sofraya bakıp şöyle diyor: Ben haydariden devam... O misal, bu hafta ben de TÜSİAD’dan devam... Yazılar belki zamansız bulunabilir ama asla yersiz değildir.

Geçen haftaki yazımda TÜSİAD’ın 1971’de kurulduğu, henüz 70’lerin sonlarına gelindiğinde de hükümet düşürme gücüne eriştiğini anlatmıştım, özellikle de Ecevit’e karşı vermiş olduğu gazete ilanları vasıtasıyla. Eriştiği gücün önemli bir göstergesi 80’lerde içine girilen sürecin öncülerinden biri olmasından da izlenebilir. Nitekim TÜSİAD’ın eski başkanlarından Ali Koçman bu durumu açıkça ifade etmektedir: “24 Ocak Kararlarının prensiplerini 24 Ocaktan çok önce savunan bir kuruluş olarak… kararların ekonomik hayatımızda yerleşmesini heyecanla takip ediyoruz”. İşçi sınıfının bu heyecanı paylaşmadığı açık olmakla birlikte, bu sürecin kolaylıkla gerçekleştiğini de düşünmemek gerekir. Özellikle işçi sınıfının mücadele gücünün son derece yüksek olduğu böylesi bir süreçte söz konusu kararlar ve onun arkasındaki prensiplerin hayata geçirilmesi ancak 12 Eylül darbesi ile mümkün olmuştur.

Cuntacıların olduğu kadar sivil siyasetçilerin de bu süreçte önemli bir yeri vardır. Turgut Özal, TÜSİAD’ın desteklediği 43. Hükümette Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış ve bu süreçte Türkiye’de neoliberal dönemin miladı olarak kabul edilen 24 Ocak Kararlarının alınmasında başrolü oynamıştır. Özal, 12 Eylül Darbe Hükümetinde de Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmıştır. İlginçtir ki bu görev için ona kefil olan TÜSİAD’ın kurucularından Vehbi Koç olacaktır. Koç, cunta lideri Kenan Evren’e yazdığı mektupta “Turgut Özal… bu nazik dönemde mevcudun........

© Evrensel