Sadede gelelim…
Mülkiyeti koruma, savunma ve geliştirmenin tarihsel süreç içerisinde çeşitli biçimleri olmuştur. Bu çeşitlilik kapitalist üretim tarzının egemen olduğu dönemler için de geçerlidir. Nitekim kapitalizmin kodları bir bütün olarak sermaye sınıfı için mülkiyeti korumanın, savunmanın ve geliştirmenin yaşamsal bir zorunluluk olduğunu ortaya koyar.
İdeal formuyla kapitalist üretim tarzının yönetim biçimi olarak karşımıza çıkan burjuva demokrasisi altında mülkiyete dair hâkim sınıfların bu talebi yansız varsayılan hukuk ile sağlanır. Böylelikle hâkim sınıflar tarihin daha erken dönemlerinde olduğu gibi bu koruma, savunma ve geliştirme dürtüsünü hayata geçirebilmek için oluşturulan baskıya/zora doğrudan katılmak zorunda kalmazlar. Onların doğrudan yönetmesi de gerekmez. Tarihsel olarak bakıldığında ulus devletleşme sürecinin düzenlemeleri, burjuva demokrasisi ve hukuku hâkim sınıf mülkiyetinin korunması, savunulması ve geliştirilmesi sürecini onun için yönetir, düzenler, teknikleştirir. İnşa edilen bu mekanizma ile birlikte burjuvazi zor uygulamalarına dahil olmadan en temel yaşamsal sorununu çözüme kavuşturmuş olur. Ancak sorun her zaman bu kadar kolaylıkla ya da pürüzsüz bir şekilde işlemeyebilir. Kapitalizmin tarihi bunun çeşitli örnekleri ile doludur. Böylesi momentlerde açıklanmaya muhtaç durumlar ortaya çıkabilir; kapitalizm, devlet, sermaye, sınıflar, uluslararası nizam vb. ilişkin algılar, kavramlar, yaklaşımlar yeni tartışmalarla gözden geçirilir.
Bir zamandır benzer bir sürecin içinden geçiyoruz diye düşünüyorum. Bu sürecin tartışılan, tartışılması gereken çokça momenti olsa da Türkiye örneğinde TÜSİAD etrafında olup bitenler de bu momentlerden biri aslında. Nasıl oluyor da Türkiye’de en büyük sermaye örgütü TÜSİAD’ın başındaki insanlar bu şekilde bir sürecin içine sokulabiliyorlar?
Kanaatim burjuvazinin egemen olduğu toplumların farklı yönetim biçimlerini, ister demokrasi olsun isterse otoriterlik ya da faşizm vb., temelde burjuva diktatörlüğünün farklı uygulamaları olarak görmek gerektiğidir. Diktatörlük bir sınıfın devlet aygıtı aracılığıyla, ekonomisinden, toplum yapısına, politikasından, kültürüne kendi........
© Evrensel
