Kâr hırsı üzerine kurulu bir sistemde bir bütün olarak toplum refaha nasıl ulaşır? Ekonomik krizleri, tekelleşen sermayeyi ve dağ gibi büyüyen eşitsizlikleri kim kontrol edebilir?

Kimilerine göre ‘sermayenin görünmez eline’ güvenmeliyiz: Küçük bir azınlık bireysel çıkarını sınırsızca en yüksek seviyeye çekmeye çalışırken ‘görünmez el’ araya girecek ve bu çabayı toplumsal çıkara doğru kanalize edecektir. Yani zenginler kâr peşinde koştukça toplumun refahı artacaktır.

Zenginler bu koşuyu giderek hızlanarak sürdürüyor. Fakat sermayenin eli ‘görünmezlik’ işini fazla ciddiye almış olacak ki toplumsal refah aynı hızla dibe vuruyor. Dünyada serveti elinde tutan grup giderek küçülürken sahip oldukları zenginlik katlanarak artıyor.

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir haber, istikrarlı şekilde artan eşitsizliği bir kez daha gözler önüne serdi. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden Hindistan, servet eşitsizliğinde İngiltere sömürgesi olduğu dönemden de daha karamsar günler yaşıyor. Hindistan’ın tepesindeki yüzde 1’in kontrol ettiği servet, ülke servetinin yüzde 40.1’ine denk. Denklemi tam tersinden kuracak olursak tablo daha da korkunç bir hal alıyor: En yoksul yüzde 50’ye servetten düşen pay sadece yüzde 6.4.

Hindistan merkezli The Economic Times’ın haberine göre bu rakamlar, İngitere’nin ülkeye hakim olduğu sömürge döneminden de daha eşitsiz bir tabloyu ortaya koyuyor. Veri Analizcisi Hardik Joshi’nin ifadelerine göre eşitsizliğin dibe vuruşunu ‘münferit bir kaza’ gibi değil, ‘planlı bir........

© Evrensel