Denetimsizlik ve ihmal buz dağının sadece görünen yüzü: Cinayetin sınıfsallığı
Grand Kartal Otel’de başlayan yangın, ihmaller ve denetimsizlik yüzünden katliama dönüştü. Türkiye’yi sarsan bu acıdan sonra, tıpkı maden katliamları, yurt yangınları, toplu ölümlerin yaşandığı iş cinayetlerinde olduğu gibi iktidar, bürokrasi ve burjuva basın arasında gerçek sorumluları gizlemeye yönelik “Katil kim” oyunu oynanıyor.
Tüm katliamlarda olduğu gibi “Katilin kim” olduğu acının büyüklüğüne ve kamuoyunun reaksiyonuna göre hesaplanarak bulunuyor. Toplumun kolektif yasını ve öfkesini dindirmek için hızlıca yapılan soruşturma ve yargılamalardan sonra hiçbir şey olmamış gibi hareket ediliyor. Göstermelik soruşturmaların ve cezaların hızlandırılmasının arkasındaki motivasyon ise asla değişmiyor; öfkenin bireysel kabuğunu kırarak kurumsallaşmasını ve iktidar mekanizmalarını hedef almasını engellemek.
Kartalkaya Katliamı’nda; işletme maliyetlerini düşürmek için yangın tedbirlerini almayan, ihmallere ve denetimsizliklere yol veren, işletmelere kolaylık sağlamak için mevzuatı sürekli esneten ve değiştiren, doğayı talan ederken de işçileri sömürürken de her türlü imtiyaz ve teşvikten yararlanan büyük bir sermaye ağı karşımızda.
Kartalkaya’daki cinayetin anatomisinde üç yılda 5.6 milyon dolar kâr eden otel şirketinin yaklaşık 28 bin dolarlık yangın önleme maliyetlerinden ve denetimlerden kaçmasını kolaylaştıran iktidar-sermaye ilişkileri görülüyor.
Odaların gecelik 30 ila 50 bin lira olduğu Grand Kartal’ın 2021-2023 yıllarında beyan ettiği vergiye tabi toplam kazancı 95 milyon 177 bin lira.1 Otel şirketi 2024 yılı öncesindeki 3 yılda dolar cinsinden 5.6 milyon dolar kâr ederken maliyeti metrekare başına 300 ile 600 lira arasında değişen yağmurlama sistemlerini kurmaktan kaçınıyor. Ya da 150’den fazla odalı büyük otellerde maliyeti 250 bin lira civarında olan yangını önceden fark eden ikaz sistemlerini kurmuyor ve aktif çalışmasını sağlamıyor. Metrekare maliyeti 4 bin 500 lira olan yangın merdivenlerinin yapımından kaçıyor.
Bu katliamda ihmalleri ve denetimsizliği engelleyecek mevzuatın varlığından daha önemli ve ciddi bir sorun daha söz konusu. Türkiye’de halk sağlığı, işçi sağlığı, çevre sağlığı, imar, inşaat, yapı, ihale kanunlarına dek tüm mevzuat şirketlerin kâr marjları ve sermaye birikimi gözetilerek yazboz tahtasına dönüştürülmüş durumda. Piyasanın güncel ihtiyaçları ve yeni birikim ölçeğine göre de durmaksızın değiştiriliyor. Sermaye birikiminin sonsuzluğu ile eş zamanlı değişiklik furyası kusursuz bir mevzuata ya da onu uygulama iradesine asla müsaade etmiyor.
Kartalkaya Katliamı’ndaki sermaye lehine mevzuat değişikliklerini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı odalar ayrı ayrı ele almıştır.
TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulunun açıklamasına göre otel, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”e göre “mevcut bina” sınıfındadır. “Mevcut bina”larda yağmurlama sistemi zorunluluğu ile ilgili 165. maddesinde “ç) İkiden fazla katlı bir bina içerisindeki yatak sayısı 200’ü geçen otellerde, pansiyonlarda, misafirhanelerde” kaydı bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu 350 yataklı “mevcut bina” sınıfındaki otel için yangın çıktığında yayılımı engelleyen ve........
© Evrensel
