Amerika Birleşik Devletleri özgürlükler ülkesi midir? Üniversiteler, kurumsal özerkliğe sahip araştırma ve toplumu aydınlatan kurumlar mıdır? Liberal toplum olarak yaftalanan toplumlarda düşünce gerçekten özgür müdür; bu tür toplumlarda insanlar istediklerini düşünür ve özgürce ifade edebilirler mi? Öyle gözüküyor ki, kafamızı kurcalayan bu sorunlar giderek yoğunlaşmakta ve dünyamız giderek kararmaktadır. İşte, ABD’de üniversitelere müdahale, Türkiye’de Anayasa hükmü cari iken ayakta durma eylemi yapanlara polis müdahalesi; hakkında henüz bir yargı kararı yokken İmamoğlu posterlerine gereksiz müdahale! AKP, cari Anayasa’ya uyma yemini altında parlamento görevine başlamışken, salt parti olarak yeni bir anayasa yapma cüretini gösterebilmekte; partinin hukuk danışmanları da dahil, hukukçular bu girişimi duymamışçasına kulaklarının üzerine yatmaktadır. Kısacası, kapitalizm kapsama alanı içindeki maddi ve gayrimaddi her dokuyu, her alanı kirletmekte ve yok ederek, insanlığın medeni birlikteliğini ve birikimini vahşi mücadele ortamına sürüklemektedir. İşte John Locke liberalizminden yapay zeka çağı liberalizmine uzanan yolda beşeriyet ve medeniyetin geldiği trajik durum! Öyle anlaşılıyor ki, bu yürüyüş henüz bitmediği gibi, gücü eline geçiren insanlar ve/veya örgütsel dokular parıltılı söylemleri altında “hayvansal davranışlar ”ını sergileyerek, önce çevreyi, saniyen bizzat kendilerini yiyeceklerdir. Zavallı dinozorlar, fındık kadar beyinleri ile ne dünyayı ne de kendilerine zarar verdikleri halde, gök taşının kurbanı olmuşken, biz insanlar gelişmiş sandığımız beyinlerimizle gök taşına gerek kalmadan doğayı ve kendimizi yemede inanılmaz maharetler sergilemekteyiz!

İsrail’in Filistin üzerindeki insanlık dışı baskısı tüm dünyada nefretle karşılanırken, düşünce sisteminin en üst düzey organı olduğunu düşündüğümüz üniversitelerde de doğal olarak infial yaratmakta ve protestolara yol açmaktadır. Söz konusu kalkışın başta Arap ve İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünya ülkelerinde yaygın olarak........

© Evrensel