menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aldatıcı politikalar

20 1
08.11.2025

Kapitalizm tüm yerküreyi ve beşeri mantığı zehirleyerek ilerlerken, süreci önlemeye yönelik geliştirilen politikalar, politikaların değil, tam tersi, bizatihi kapitalizmin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Şöyle ki, kapitalizmin ilk sosyal demokrasi uygulaması olarak bilinen Otto von Bismarck denemesinin üzerinden iki asırdan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ sosyal demokrasi teraneleri dillendirilmekte, iklim ve küresel ısınma tüm hızıyla devam ederken “yeşil ekonomi” vitrine sürülmekte vs. Şimdilerde de süslü başlıkla “paydaş kapitalizmi” kavramı gündemi işgal etmektedir.

Şimdi neden bu kavram, diye tereddüt eden değerli okurlara söylemem gerekir ki, geçen hafta Cumartesi, 1 Kasım günü, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyetinin geleneksel “karıncalar” günü yaşandı. Mezunlarımızın katıldığı, bazı mezunlara plaket verildiği harika günde çok değerli eski mezunumuz Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu harika bir konuşma ile bizleri tenvir ederken, konuşmasının sonuna doğru “hissedar kapitalizm” ile “paydaş kapitalizm” kavramlarını ve aralarındaki farkı anlattı. Hocamızın bu çok isabetli konuşmasından tüm dinleyici dostlarımızın önemli çıkarsamalar yapmış olduğunu düşünüyorum. Nitekim, çok değerli dostum Koray Yılmaz da geçen hafta bu köşede bu konuyu etraflıca açarak, görüntüyü netleştirmiş oldu. Ben, bu yazıda konunun bir başka yönüne değinerek, bağlantılı olarak toplumsal düşünce sistemi ve çağdaş sosyolojinin sistem üzerindeki çarpıtıcı etkisi üzerinde kısaca durmak istiyorum.

Koray dostum geçen hafta paydaş kapitalizm hakkında tüm gerekli bilgileri verdiği için bu noktayı geçelim ve işin özüne biraz eleştirel girmeye çalışalım. Önce şöyle bir soru ile işe başlayalım: Küre elimizden giderken, iklim değişimi aleni algılanır düzeye gelirken neden hâlâ güçlü önlemler alma konusunda ülkeler ittifak edememekte, her ülke ayrı telden çalarak küresel çöküşe benzin taşımaktadır? Neden çevreyi kirleten büyük ülkeler Kyoto ya da Paris Sözleşmelerine saygı göstermiyorlar, hatta bir süre sonunda sözlerinden cayıp, sistemden ayrılıyorlar? Sebep çok açık, her ülke üzerinde hissettiği şiddetli rekabet kamçısı tehdidi altında karşı ülkeye güvenemiyor. Peki, bu durumda, ülkeler bir araya gelip, her birinin sıkı denetim altına alınacağı bir fiktif dünya devleti ya da dünya düzenleme ajanı gibi bir uluslararası örgüt kurabilirler iken, neden böyle bir çabaya girişmeyip, münferit hareketlerle dünyayı felakete sürüklüyorlar? Tüm ülkeleri böyle bir aymazlığa sürükleyen ana sebep ekonomi yazımında dışsallık olarak bilinen, zamanlar........

© Evrensel