menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SDG-HTŞ anlaşması Türkiye’yi de kapsıyor mu?

38 22
13.03.2025

HTŞ’nin Şam’ı ele geçirip Suriye’de yönetime el koymasından (8 Aralık 2024) beri Suriye eksenli gelişmeler gerek bölge ülkeleri gerekse dünyada siyasi gündemin üst sıralardaki yerini koruyor.

ABD’den Rusya’ya, AB’den Türkiye’ye bölgede çıkar peşinde koşan emperyalistler ve bölge gericilikleri HTŞ’nin el Kaideci geleneğin sürdürücüsü olduğunu önemsemeden, onu kravatlı ve takım elbiseli bir sosyal medya fenomeni gibi öne çıkardılar. Onu Suriye’nin halklarını birleştirecek ve demokratik Suriye’yi kuracak özgürlük savaşçısı olarak pazarlamaya koyuldular.

Ama HTŞ ve onun Lideri Colani’ye övgüler ve beklentiler sürerken Lazkiye, Tartus, Humus gibi kentler ve kırsallarında yeni rejim güçlerinin Arap Alevisi ailelerin evlerini bastıkları, kadın, çocuk, yaşlı demeden önlerine çıkanları katlettikleri haberleri gelmeye başladı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından katliamda 1400 (bazı kaynaklara göre ise 4 bin) dolayında sivilin katledildiğini belirtiyor.

Ancak bu vahşi katliam, tıpkı İsrail’in Gazze’de giriştiği katliamda olduğu gibi ABD ve Batılı emperyalistler tarafından “Suriye’nin güvenliği” ile ilgiliymiş gibi gösteriliyor.

Colani (Ahmet Şara) yönetimi, yaşanan katliamı resmi güvenlik güçlerinin yapmadığını öne sürerken, Şara yönetiminin Savunma Bakanlığı sözcüsü X’ten yaptığı paylaşımda, “Operasyonların başarıyla sona erdiğini, “Devrik rejimin ‘sürpriz unsurları’nın püskürtüldüğünü” iddia ederek Alevi katliamını yönetimin yaptığını, en azından yaptırdığını kabul etmektedir.

Colani ve Suriye yönetiminin sözcüleri katliamdan sorumlu olduklarını zımnen de olsa kabul ediyorlar, ama Suriye’de HTŞ........

© Evrensel