Kamu emekçileri dezavantajları değil avantajlarını kullanarak mücadele etmeli!
Beş milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emekliyi, aileleriyle birlikte yaklaşık 25 milyon kişiyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerin ilk toplantısı 28 Temmuz günü yapıldı.
Aslında yasal olarak ağustos başında başlaması belirlenmiş olan toplantının “Ağustos başında Bakan yurt dışında olacağı için” öne alındığı açıklandı. Yani daha ilk toplantıda iktidar, kamu emekçilerinin toplu sözleşmesinde de “yasaları umursamadığını gösterdi” demek yanlış olmasa gerek!
Bu yıl iktidarla toplantı masasında, kamu emekçilerinin 11 işkolunun 10’unda yetkili Memur-Sen, kültür sanat işkolunda örgütlü Kamu-Sen ve konfederasyonlar içinde üçüncü büyük sendika olan Birleşik Kamu-İş olacak.
Bu sekizinci dönemde masada olmayacak KESK Genel Başkanı Ahmet Karagöz ise 1 Ağustos günü Çalışma Bakanlığı önünde yaptığı basın açıklamasında 2026–2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi süreci kapsamında taleplerini duyurmak için alternatif toplu sözleşme masası kuracaklarını açıkladı.
Refah payı, kira yardımı, eş ve çocuk yardımı… gibi çeşitli talepler konfederasyonlara göre farklılıklar gösterse de maaşlara yapılacak zamlar konusunda birbirine yakın talepler öne sürdükleri görülüyor.
Nitekim; Memur Sen bekâr, işe yeni girmiş kamu emekçisinin 40 bin 925 TL’lik maaşının 74 bin 970 TL’ye çıkarılmasını, Kamu-Sen en düşük maaşın yüzde 86.3 artırılması ve buna refah payının eklenmesini, KESK ve Birleşik Kamu-İş ise en düşük maaşın yoksulluk sınırı olan 85 bin TL’ye (2026’nın ocak ayındaki yoksulluk sınırına, yaklaşık 100 bin TL’ye) çıkarılması, yanında da kira yardımı eş ve çocuk yardımları........
© Evrensel
