menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Orta Doğu inception!

51 1
13.02.2025

Bölgede Türkiye'nin de dahil olduğu çok sayıda gelişme baş döndürücü bir hızla art arda geliyor. Kısaca bölgede fay hatlarının kırıldığı, yeni ittifakların ve çıkar ilişkilerinin şekillendiği yeni bir dönem şekilleniyor. Hem bölgeden hem de bölgede çıkarı olan ülkelerden çok fazla aktörün dahil olduğu bu yeni sürecin nasıl şekilleneceğini hatta bir sonraki gün ne olacağını kestirmek oldukça güç. Sonuçta her bir yerel, bölgesel ve uluslararası aktörün girişimleri ile taşlar yeniden ve yeniden şekilleniyor.

Biraz geriye gidecek olursak bu sürecin kapısını açan gelişme 7 Ekim'de HAMAS'ın İsrail yerleşim birimlerine yönelik saldırısı olmuştu. Elbette bu saldırı da bölgedeki siyasi, ekonomik, toplumsal sıkışmaların yarattığı ve artık hamle yapılamaz hale gelen durumun sonucu olarak ortaya çıktı. Sonuçta bölgede yeni şartlar vardı, Filistin meselesi bölge ülkeleri dahil kimsenin umurunda değildi, bölgesel siyasi ittifakların kurulmasına öncelik veren yeni siyasi trendde rüzgar İsrail lehine esiyordu. HAMAS'ın da bu saldırıyı yaparken birtakım sebepleri vardı. Sebepleri haklıydı haksızdı ya da sonuçları itibariyle saldırı Filistinlilere ne kazandırdı ne kaybettirdi, tartışılır elbette, ancak bölgedeki sıkışmayı krizlerle ve fırsatlarla dolu yeni bir eşiğe taşıdı.

İsrail ile HAMAS arasında başlayan savaş 2011 Arap Ayaklanması ile nüfuzunu genişleten ve derinleştiren İran'ın manevra alanını daraltmaya yönelik bir mücadeleye dönüştü. Bu çerçevede HAMAS ile birlikte İran'ın bölge içlerindeki varlığının teminatı olarak değerlendirilen Lübnan Hizbullah'ına yönelik birkaç ay süren ağır bir saldırı geldi. Esad yönetimi bu savaşa dahil olmaktan kaçındı, ancak Suriye içinde de özellikle savaş döneminin en önemli dönüm noktalarından biri olan Halep'im Esad yönetiminin kontrolüne geçmesinden beri işler iyi gitmiyordu. Yıllar süren savaştan yorulan halkın ekonominin yoluna sokulması, savaş dönemi zenginlerinden hesap sorulması, yolsuzlukla mücadele edilmesi gibi talepleri karşılık görmüyordu. 2017 yılına büyük bir iç ve dikkat çekici bir dış destekle başlayan Esad yönetimi izleyen yıllarda halkın taleplerini yaptırımlar gibi gerekçelerle ötelerken birileri insanların gözünün önünde dudak uçuklatan güçlere, paralara kavuşuyordu. Çürüme artık toplumun bir yansıması olan Suriye ordusu içinde de sorgulamalara sebep olacak boyutlara ulaşmıştı. Kaldı ki, Suriye ordusunun elden geçirilmesi gerekliliği bile sürekli ötelenen bir zorunluluk oldu. Velhasıl 2024'ün son günlerinde Suriye ordusu “Biz........

© Evrensel