Ahmet Güneştekin bizim acılarımızı da görecek mi?
Haftanın bazı günlerinde, evime de yakın olduğu için kullandığım ve çalışarak, okuyarak uzun saatler geçirdiğim Feshane’nin kütüphanesinin hemen bitişiğindeki yeni sergiyi görmeyi, kasıtlı olarak 10 gün kadar ertelemiştim.
Evet, Ahmet Güneştekin’in 16 Ocak’ta Artistanbul-Feshane’de açılan “Kayıp Alfabe” adlı sergisinden bahsediyorum.
Sergi çok geniş bir alanı kapladığı için, serginin binanın kapalı kısmındaki bölümlerini gezmeseniz bile, girişte Haliç’i gören geniş bahçede, ‘Anadolu’ ve ‘Göbeklitepe’ adlı 2024 tarihli iki çalışmaya ister istemez bir selam verip içeriye öyle giriyorsunuz. Yani ‘Yok ben sadece kütüphaneye gelmiştim’ ya da ‘Kafeye uğrayacaktım’ demek gibi bir şansınız yok(!)Bu arada, Ahmet Güneştekin, ben sergisini gezmeyeceğim diye darılacak değil ve ben de illa sergiyi görmemeyim diye, aralardan sekerek kütüphaneye geçmeyi uzun süre devam ettirme niyetinde değildim.
2021’de Diyarbakır’da çok tartışılan sergisini görmüştüm ve bu sergide en azından yeni çalışmalarını merak ediyordum.
Sergiye dair gözlemlerime geçmeden önce, neden günlerce yanından geçtiğim halde görmeyi 10 gün kadar ertelediğimi açarak başlayayım.
Güneştekin’in çalışmalarından önce sergilerinin küratörlüğünü üstlenen ve toplam organizasyon hazırlığına dahil olanların, serginin tanıtımı ve sunuşu için hazırladıkları konsept dünyaca ünlü bir pop starın pazarlanmasından çok daha farklı değil. Yapılan tanıtım, Edvard Munch’un, 1893 tarihli ölümsüz tablosu ‘Çığlık’ındaki gibi başınızı iki elinizin arasına almaya sizi zorlayacak kadar bir gürültü kirliliği yaratıyor.
Sergi alanlarında Güneştekin’e ilişkin küratörlerin yaptığı vurgulardan oluşan cümlelere, neredeyse sergilenen ürün sayısı kadar rastlıyoruz. Örneğin Ulrich Ptak’a ait şu iddialı vurgu onlardan biri: “Güneştekin’in eserleri anma sunaklarıdır. Yücelik ve sonsuzluk hissi yayarlar. Öte yandan aydınlık ve karanlık arasındaki mücadelede diyalektiğin imgeleridirler. Onlara bakarak kendi seslerimiz duyulur hale gelir.”
Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel
Serginin........
© Evrensel
