Laçin Barış

[email protected]

Suriyeli göçmen kadınların sistematik olarak yaşadığı muhtaçlık-şiddet-tehdit döngüsünü ortaya seren “Suriyeli kadınlar, Ankara'daki hayır mağazası sahibini cinsel tacizle suçladı” başlıklı bir haber BBC Türkçe’de yayımlandı. Bu döngüye bir parça daha ekleyelim: muhtaçlık- sömürü- şiddet- tehdit. Bu döngü Suriye savaşının başlarından beri - savaşların özelliği gereği de- kadınları ilk etapta cinsel şiddete maruz bırakan bir tabloyla hep karşı karşıyaydık. Sınır bölgelerinde çetelerin kadınları kaçırması, fuhşa zorlandığını ve pek çok vakada kocaları tarafından fuhşa zorlanmasıyla yüz yüze kaldık. Keza kadınların yanı sıra 11 ile 13 yaş arasındaki kız çocukların ciddi bir bölümü bunun bir parçasıydı. Burada en önemli faktör kadınların çoğunun kimliksiz ve kayıtsız olmasıydı. Yıllar içinde misafir olduğum göçmen-mülteci evlerinde erkekler bir zaman sonra oturum kimliği alabilmişken kadınların çoğu hâlâ kayıtsızdı. Birçoğunun nedeni “kadın zaten evde kalıyor”du. Bunun en temel sonucu kadınların hastaneye bile gidememesi.

En son 2018 verileri, mülteci kadınların yüzde 5’inin evde doğum yaptığını gösteriyordu. Ancak o tarihten bu yani sağlık verilerinde buna rastlamadık. Verilerde rastlanmasa da göçmen kadınların hikayelerinde bu gerçeğe şahit oluyoruz.

Bu tablonun kendisi Suriyeli kadınların hiçbir mekanizmaya aslında ulaşamadığını da gösteriyor. Şiddete uğruyor, “Karakola gidersem geri gönderilirim” diyor ve şiddete, tacize karşı........

© Evrensel