Zamanın şuuru; fazla ve ucuza çalıştırmak
Modern dünyanın zaman ölçümü ve sisteminin, erken Ortaçağ döneminde Benedikten manastırlarında, ibadet ve çalışma saatlerinin ayrıntılı düzenlenmesiyle ortaya çıktığı öne sürülüyor. Buharlı makinelerle çalışan yeni fabrikaların ortaya çıkmasıyla, emeğin ücreti; üretilen ürünlerle değil, çalışarak harcanan zamanla ölçülmeye başlandı. Emek gücü de dâhil olmak üzere tüm metalar belli bir emek zamanının nesnelleşmesi olarak tanımlandı. Marx için emek sermaye mücadelesi bir bakıma sermayedarın emekçinin zamanını kendi çıkarı için kullanması, onu uzatmaya çalışması kavgasından başka bir şey değildi. Zamanın metalaşması, malların üretiminin metalaşması ile emeğin işgücü olarak metalaşması arasındaki ana bağlantı noktası. Engels de fabrikalardaki saatleri sömürünün ve işçilerin tahakküm altında tutulmasının sembolü olarak görmüştü.
Ülkede her 3 işçiden 1'i haftada 50 saatten fazla çalışıyor. Haftalık çalışma süresinin 45 saat olması kağıt üzerinde kalmış durumda. Türkiye’de çalışanların yüzde 81,6’sı haftada 40 saat ve üzerinde, yüzde 18,4’ü ise 40 saatten az çalışıyor. İşçiler, “Müşteri velinimetimizdir yasasının 2. maddesine göre bu işyerinde ara dinlenmesi yasaktır” diye ara dinlenmeleri ile alay edecek hale geldi. Bazı işyerlerinde ara dinlenmelerinde işyerini terk etmek yasak. Tuvalete gitmek artık irili ufaklı birçok işyerinde gözetime tabi. Hafta tatili, siparişlerin olmadığı dönemlerde. Çoğu kamu ihalesi ile alınan........
© Evrensel
visit website