Ticaret yollarına yağan nurlar
2013 yılında, Asya’daki düşük maliyetli üreticilerle Avrupa pazarlarını Çin’i dışlayarak Hindistan üzerinden bağlayacak Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) açıklanıp içinde Türkiye’nin olmadığı anlaşıldığında, Erdoğan çok kızmıştı ve “Doğu’dan Batı’ya Türkiye üzerinden geçilir” diye güvenle konuşmuştu. Oysa, Avrupa Birliği sadece IMEC’te değil, Türkiye’nin medarı iftiharı olan Orta Koridor’un kendi versiyonlarında da Türkiye’yi atlayıp Orta Asya’yla doğrudan ilişki kurmayı planlıyordu. O zaman, meslektaşım Derya Göçer’le birlikte Türkiye’nin coğrafi konumu, uzun süredir “köprü” metaforuyla tanımlansa da, bu avantajın etkin kullanımı için sadece fiziksel konumun neden yeterli olmadığını açıklamıştık. O zamandan beri hükümet, bir de Irak’ın Basra Körfezi’nden Avrupa’ya uzanacak olan Kalkınma Yolu projesini gündeme getirdi.
Ticaret koridorları sadece jeopolitik değil, aynı zamanda jeoekonomik bir perspektifle değerlendirilmeli. Çin’in Kuşak ve Yol girişiminde olduğu gibi, bu tür projelerin başarısı uzun vadeli altyapı yatırımları ve........
© Evrensel
