menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çin-ABD rekabetinde Türkiye’nin madenleri

25 1
28.01.2025

Trump’ın ikinci başkanlık döneminin art arda ülkeyi ve dünyayı “Şoke edecek” kararlarla başlayacağı ve ara seçimlere kadar böyle devam edeceği tahmin ediliyordu. Gerçekten 20 Ocak’taki devir teslim töreninden itibaren her gün başka bir karar gündemimize girdi. 24 Ocak’ta ABD’nin askeri yardım dahil olmak üzere dış yardımlarını 3 ay boyunca askıya aldığını öğrendik. Bunların arasında Tayvan’a söz verilmiş olan, olası bir Çin saldırısından koruma sözü de vardı.

ABD’nin çip teknolojisi üretim ağlarında önemli bir yeri olan Tayvan’ı Çin’e karşı korumasız bırakacağını açıklamasıyla aynı gün Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Çin’deki muhatabı Wang Yi ile bir telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmenin Çin’de ve ABD’de yayımlanan kayıtları arasında oldukça büyük bir fark vardı. ABD’de yayımlanan görüşme kayıtlarına göre, Robio, Çin’i Tayvan ve Güney Çin Denizi’ndeki saldırgan tutumuna karşı uyarmıştı. Bu metin, Trump’ın Tayvan’ı korumaktan vazgeçtiğini açıkladığı gün yayımlandığı için Amerikan devletinin dış politikasında yine de bir süreklilik güttüğü şeklinde yorumlanabilirdi, eğer Çin tarafının metnini de okumasaydık. Çin tarafına göre, görüşmede Rubio, Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu kabul etmişti. Günlerdir Rubio ile Wang Tayvan hakkında gizli bir anlaşma yapmışlar mıdır diye tartışılıyor.

Öte yandan, Wang Yi görüşmede “Ayağını denk al” anlamına gelecek sertlikte bir ifade kullanmış. Buradan, Çin tarafının da görüşmeden mutlu ayrılmadığını anlıyoruz. Trump’ın seçimlerden sonra yaptığı bazı “çılgın” açıklamaların arkasında aslında Çin’le rekabet planlarına dair izler var. Örneğin, Grönland’ı satın alacağını açıkladığında........

© Evrensel