menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaşamak arzusu

37 21
25.01.2025

Yaşamak arzusu kritik anlarda tüm riskleri aldıran, olmazı olduran bir reflekstir insanda.

Bu yüzden nefesini tutarak ölemez tek bir kişi bile.

Diyarbakır Cezaevinden, 12 Eylül işkencelerinden sağ çıkanlarda gördüm bunu, en derin acılara bile direniyor insan, en utanç veren işkencelere de.

Enkazda sağ kalmak için idrarını içebiliyor insan, hayatta kalmak için And Dağlarında düşen uçağın kazazedeleri gibi, ölülerini bile yiyebiliyor. Bir yerden kurtulabilmek için kendi uzvunu kör paslı demirle bağıra çağıra kesebiliyor.

Hayatta kalmak adına hayatta yapamam dediklerini yapabiliyor insan.

Kartalkaya’daki yangında, bebeğini battaniyelere sarıp yaşatmak için camdan atabiliyor, metrelerce yükseklikten bir çarşafa tutunup inebiliyor.

Bu ülkede felaket anında insan yine insana tutunabiliyor. Yangından kurtulanların çoğu başkalarının kaçarken kapılarını yumruklayıp haber vermesi sonucu hayatta kalabilmiş, birilerinin dışarıdan ip atıp çekmeye çalışmasıyla, camdan atlayanları tutmaya çabalamasıyla.

İnsan insana zor günde el veriyor bu coğrafyada, en ölümcül kriz anında.

Depremde aç susuz uyumadan günlerce tırnaklarıyla beton kazabiliyor insanlar, hiç tanımadığı bir can için, hiç bilmedikleri insanlara yuvasının kapısını açabiliyor. Sel sularına atlayabiliyor bir çocuğu çekip çıkarabilmek için.

Zor çıktığı yangına geri dalabiliyor bir imdat sesiyle.

Yaşamadığımız felaket mi kaldı bizim, ölünmeyecek her yerde ve durumda öldürülmedik mi şimdiye kadar?

Kaç kere sorduk kendimize:

Devlet nedir, ne işe yarar?

Bu devlet denen aygıt bizim hayatımızın neresinde?

Yaşatması gerekenlerin yüzünden bu kaçıncı ölümdür?

Neymiş: “İnsanların acısını siyasete alet........

© Evrensel