Var mıyız yok muyuz?
Kaç cephede verilir hayat savaşı, kaç kimlikte birden savunabilir insan kendini, kaç yara alır da ayağa kalkar yeniden, kaç tehdit altında devam edebilir yaşam, umut dediğin boşlukta da salınır mı yoksa illa bir insana mı tutunmalı?
Üç tarafı savaşlarla çevrili ülkede, bir sabaha deprem enkazında, şafak operasyonunda, yalnızlığın ortasında, parana el konulmuş, belediyene el konulmuş, okuluna tarikat vakıfları doluşmuş, doktorun görevinden alınmış, avukatın soruşturulmaya başlanmış uyanmak ihtimali ile yaşanır mı?
Sokağında bir kadının dövüldüğünü, şehrinde o gece bir kadının öldürüldüğünü, ülkende onlarca kadının ölüm tehdidiyle geceyi geçirdiğini bilerek yaşamak nedir?
Kim bilir kaç çocuk istismara karşı titreyerek uyuyor rolü yapacak bu gece, kaç kadın evlilik içi tecavüze uğrayacak, kaç çocuk doğacak o şiddetin perdelere bile sindiği evlere?
Kaç evde donmamak için birbirine sarılacak insanlar, kaç kişi işsizlikten çıkışı ölümde arayacak zihninde, kaç dam akacak bu akşam, hangi hane tutuşacak?
Yattığın yerde battığını bilerek nasıl yaşanır, taksimetresi durmuyor garanti geçişlerin, garanti yolcuların, garanti hastaların...
Biz nasıl bir yaşam savaşı içindeyiz, hangi refleksle hayatta kalıyoruz, kaç kılıcımız var elimizde nasıl bir kalkanımız?
Bitmek bilmez bir sınavdan, tüm soruları ezbere bilmesine rağmen hâlâ kalır mı insan?
Kaç kere yenilir ezberine, ne zaman bırakır kavgada başını kollarıyla korumaya çalışmaktan?
İktidarın yöntemleri belli.
Birinin tekrarını yaşıyoruz: Açıklaması uzun sürecek, çok büyük bir suçlamayı ortaya bırak. Bırak insanlar fikir yürütsün, bırak işler kızışsın, sosyal medya dinamiklerine güven, maniple et, kafalar iyice karışsın, bırak herkesin yumuşak karnı iyice hasarlansın, özneler iyice yorulduğunda, vur. Öyle bir vur ki çemberin içinde kimse sağ kalmasın.
Dizi ve sinema sektörü üzerinde yapılan operasyon tam da buydu. Kimse masum değil ki koşulsuz savunasın, herkesin içine atmak zorunda kaldıkları var, zemin yarat ki ortalığa saçılsın, asıl konular kolay kapanır, Narin cinayetini bile magazinleştirenler beyaz perdeyi mi etik tartışacak, yıpratmak kolay olacak.
Lafı da evir çevir Gezi’ye getir ki sen İmralı ile uğraşırken, Gezi tutsaklarını içeride tutacak malzemenin yolunu şimdiden yapasın, öyle bir ortam hazırla ki Öcalan bile salınıyor da Gezi davası tutsaklarının suçu neydi diye kimseler soramasın.
Ülkeyi öyle bir cahilleştirdiler, particiliği, adam........
© Evrensel
