menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir grevin öğrettikleri

22 23
06.06.2025

İzmir Büyük Şehir Belediyesinde çalışan işçilerin temelinde “eşit işe eşit ücret” talebi yatan grevleri büyük bir yankı yarattı. Bu grevin ortaya çıkardığı tablo, herhangi bir grevin ortaya çıkardığı tablodan çok farklı oldu! Çünkü bu grev ülkenin içinde bulunduğu şu anki politik ortamda -CHP’ye yönelik operasyonlar vb.- gerçekleşiyor ve ana muhalefet partisi niteliğindeki CHP’yi doğrudan ilgilendiriyor. Grev üzerine çeşitli kesimlerin yaklaşımına bakıldığında bu durum daha açık bir biçimde anlaşılıyor. Bazı kesimler grevci işçileri neredeyse suçlu, hain ilan ediyorlar ve halkla işçileri karşı karşıya getirmeye, halkı grev kırıcılığı yapmaya çağırıyorlar. Bu gerici çabaların başını da Belediye Başkanı Cemil Tugay çekiyor.

Öncelikle tespit etmek gerekiyor ki bu grev ve yankılarının, birbiri ile bağlantılı pek çok yönü bulunuyor. Bir yönü güncel demokrasi mücadelesiyle bağlantılı yönü iken, diğer yönü işçi sınıfının toplumdaki yeri ve mücadelesi yönüyle bağlantılı. Ama bu iki yön birbirinden bağımsız süreçler değil, aslında bir bütün olan sürecin iç bağlantılarını, aşamalarını, bunların nasıl iç içe geçmiş olduğunu gözler önüne seriyor. Önce güncel politik gelişmelerle olan bağlantısını ele alalım. Tek adam rejimi kalıcı ve açık bir diktatörlük kurmak için adımlar atıyor ve bunun için CHP’yi karşısındaki en büyük engel olarak görüyor. Saldırısını belediye başkanları ile sınırlamamasının, doğrudan CHP’nin tüzel kişiliğini de hedeflemesinin nedeni bu. Buna karşın CHP yönetimi halkın ve gençliğin baskısı altında, kendi tarihinde rastlanmayacak bir şekilde kitlesel bir mücadele yolunu tuttu. Bu mücadele özünde demokratik hak ve özgürlük mücadelesi ve bu nedenle de toplumun çeşitli kesimlerinin kitlesel desteğini kazanan bir halk hareketine........

© Evrensel