Çalışmak için termal konfor şart
Türkiye ve dünyada sıcaklık rekorlarının kırıldığı günleri yaşıyoruz. Kapitalist üretim ilişkilerinin çevreyi, dünyayı tahribat düzeyi gösteriyor ki küresel ısınma ve bu sıcaklar bu yıla özgü olmayacak, devam edecek. Ve maalesef açık havada yürümenin dahi imkansız hale geldiği koşullarda güneşin altında çalışmak zorunda olan işçiler var.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya yansıyan bir video dikkatinizi çekmiştir. İnşaatta demir bağlama ve kalıp işleriyle uğraşan işçiler, inşaat demirlerinin üzerine damacana ile su döküyordu. Güneşin altında ısınan demiri eldivenle bile tutamayan işçiler su dökerek demiri soğutuyor ve çalışmaya devam ediyorlar.
Bu koşullarda çalışmak zorunda kalanların sağlık hakkı, hatta yaşam hakkı ihlal ediliyor. Yine bu sırada hukuk, yasa ve yönetmelikler, uluslararası sözleşmeler çiğneniyor. Çünkü gerek Borçlar Kanunu gerekse İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, geniş anlamda işverenlere işçiyi koruma ve gözetme yükümlüğü yükler. Yanı sıra işverenin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcu da her iki yasada yer almaktadır.
Ayrıca Türkiye’nin 2004’te onayladığı Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 1981 tarihli 155 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşmesi, taraf ülkelere çalışma ortamının insani koşullara göre düzenlenmesi yükümlülüğü getirmektedir.
Mevzuattaki düzenlemeler bunlarla da sınırlı değildir. İnsani koşullarda çalışmayı, termal konfor şartlarını tanımlayan, işverenlerin yükümlülüklerini belirleyen yönetmeliklerle daha somut düzenlemeler de yapılmıştır.
İş Yeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmeliğin, ek-1 sayılı ekinde uygulanacak........
© Evrensel
