Üniversiteyi 3 yıla düşürmek doğurganlık oranını artırır mı?
YÖK Başkanı, bu köşede geçen hafta 19 Aralık’ta yer verdiğimiz yükseköğretim mezunlarının iş gücüne katılım oranının yüzde 77.5 olduğuna dair veriyi tekrarlamış: “Yükseköğretim mezunlarının iş gücüne katılım oranı yüzde 77”.
Bunun altını bir kez daha çizelim de her söyledikleri böyle değil.
MEB ve YÖK işi gücü bırakmış eğitim süresine takılmış durumda. 2025 aile yılı idi, 1 Ocak dün gibi, bugün 26 Aralık, yıl birçok sorunla, en çok da geniş halk kesimlerinin daha da yoksullaşmasıyla, bölgedeki savaşlarla, ABD-İsrail-AB blokunun İran’a saldırısıyla bir çırpıda geçti gitti. Bunca hengâme içinde, dar gelirlinin, emekli ve asgari ücretlinin belinin daha da büküldüğü bir yılda, ilan edildiği haliyle “aile yılı” mutluluğu ve huzuru artırabildi mi, boşanma oranını düşürebildi mi, doğurganlık oranını artırabildi mi, gelecek yılın istatistiklerinde göreceğiz.
2025 yılı aile yılı idi. YÖK ve MEB, eğitim süresiyle uğraştı tüm yıl. Bu konunun evlilik yaşı ve oranıyla bir bağı olması bakımından aile yılına yakışır bir konu olduğu söylenebilir. Yakışmayan tarafı şu ki, eğitim süresinin düşürülmesiyle kalkınma oranı, ülkenin gelişmesi, mutluluğu, demokrasi ve hukuk arasında ters bir orantı olduğu açık. YÖK Başkanı ve MEB Bakanı bunun böyle olduğunu bilmeyecek kadar cahil olmasa gerek. O halde, buna rağmen, eğitim süresinin düşürülmesine yönelik bu olmadık hassasiyet evlilik yaşı ve doğurganlık oranıyla ilgili olabilir.
Ucuz iş gücü bakımından da bir rolü var mı, bilmiyorum ama bu biraz daha uzak bir konu, yükseköğretim mezun oranı arttıkça emek maliyeti ülkede pek artmadı. Açıklanan asgari ücretten bu belli. O halde, yine biz bu süre tartışmasında aile ve demografi konusuna dönelim.
Eğitim süresini azaltmak doğurganlığı doğrudan artırır mı, bilemiyorum, ama küçük de olsa bir etkisi olacağı aşikar. Ancak daha önemli başka faktörler de var. YÖK, MEB, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi eğitim süresini kısaltmaya uğraşacaklarına, mezunlarına onurlu bir iş sağlamaya odaklansalar daha iyi olacak.
Hem evlilik yaşında hem de boşanmalarda ana sebeplerden biri iktisadi şartlar. Lise ve üniversite mezunları ne kadar erken düzenli bir çalışma yaşamına giriyorlarsa evlilik eğilimleri de bundan etkileniyor, henüz iş bulamamış/ atanmamış kendi sınıf/dönem arkadaşları ile kıyaslandığında düzenli bir işe başlamış olanlar 1 yıl kadar daha erken evleniyor. Eğitim fakültesi mezunlarına dair yaptığımız araştırma, tahmin de edilebileceği üzere hem işsizliğin hem de iş güvencesinin sosyal ilişkiler üzerinde anlamlı etkisi........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin