Karşıtlık ve kaygı
Kürt sorunu diye bir sorunun olmadığını söyleyenler paslı demiri besleyici ekmek olarak göstermeye çalışanlardır. Bu saçmalığı hâlâ sürdürenler yüzyılı aşkın süredir hep gündeme gelmiş, çatışma nedeni olmuş, silah gücüyle ötelenmiş ve son elli yıla yakın süredir de bir tür iç-dış savaş biçimine bürünmüş olayların kaynağını karanlığa itme çabasındalar. Onlara göre ABD ve İsrail başta olmak üzere emperyalist-siyonist ‘dış güçler’ Türkiye’nin önünü kesmek için Kürt sorunu diye bir sorunu imal etmekte, PKK-PYD gibi silahlı güçleri bu doğrultuda kullanmakta; emperyalistlerle iş birliği içindeki Erdoğan yönetimi de “cumhuriyete ve laikliğe karşı şeriatçı-bölücü iş birliği”yle kendi iktidarının devamını sağlamak için bu oyuna alet olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nde zaten herkes eşit vatandaştır ve bu durum yasal-anayasal güvenceye bağlanmıştır. “Vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür” dayatması bir aykırılık oluşturmamakta; on milyonlarca insanın ana dilinde okuma-yazma hakkının olmaması bile bir sorun teşkil etmemektedir.
Despotik, antidemokratik, tek ulusçu şovenizm bu parti, örgüt, politikacı ve yazarları emperyalist-siyonist istismara karşı olma iddiasına rağmen istismar olanağının ortadan kaldırılmasına yönelik politik tutumlardan dahi alıkoymaktadır. Bunların demokratlığının sınırı Kürtlerin ulusal taleplerinin başlangıç noktasıdır. Orada biter! PKK’nın dağıtılması çağrısına tepkileriyle bunu bir kez daha........
© Evrensel
