Dalkavuklar ya da “kızarmayan yüzden” başka sermayesi olmayanlar!
Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki dönemde, Atatürk’ün akşam sofralarının hayli meşhur olduğu söylenir…
Gece geç saatlere kadar, çok sayıda arkadaşıyla birlikte yiyerek, içerek ve sohbet ederek hoş vakit geçirdiği anlatılır…
Atatürk o gecelerde; konuşmalarını sürekli onaylayan, alkışlayan ve sürekli ona övgüler dizen arkadaşlarından gittikçe rahatsız olmaya başlamıştır…
Kimin hatıratında okudum bilmiyorum; bir gün onları karşısına dizer ve şu soruyu sorar:
- “Sizin şahsım hakkında ne düşündüğünüzden çok, asıl merak ettiğim husus; ben öldükten sonra Milletimizin ekseriyetinin arkamdan ne düşüneceğidir… Siz şimdi, asıl bu konuda bana bir şeyler söyleyiniz…”
Alacağı cevap malumdur aslında…
Yine aynı şekilde, odada bulunan herkes, halkın da ona çok yüksek bir teveccüh göstereceğinden, yaptıklarını minnetle takdir edeceğinden falan bahsetmeye başlarlar…
Bu muhabbetten iyice sıkılan Atatürk, sonunda patlar ve ağzından şuna benzer cümleler dökülür:
- “Hayır, sizin dediğiniz gibi demeyecekler… Size; halkımın arkamdan ne düşüneceğini ben söyleyeyim… Evet; Atatürk büyük adamdı, bizim için çok büyük işler başardı… Belki daha da büyük işler başaracaktı ama; keşke yanındaki şu “dalkavuklar” olmasaydı!...”
Ben “dalkavuk” kelimesini kullandım ama; hikayeyi okuduğum hatıratta “dalkavuk” kelimesi yok… Onun yerinde “pu..” ve “pe..” ile başlayan bambaşka iki kelime yazılı!...
Sanırım, ömrünün son demlerinde bu tür adamların yüzünden onun neler çektiğini anlamak hiç zor değil…
Daha da ilginç olanı şu…
Bu dalkavuklar1938’den sonra da; onu halkın gözünden tamamen düşürmek ve itibarını iki paralık etmek için tam tersine planlı bir çaba içine girdiler!...
Mesela;........
© Eurovizyon
visit website