Antalya’dan hikayeler…
Eşimle kısa bir tatil için Antalya’dayız… Lara/Antalya’da bir tesisteyiz… Lara plajında her sabah ve akşam uzun yürüyüşler yapıyoruz… Bir tarafımızda masmavi Akdeniz, diğer tarafımızda mitolojileriyle, hikayeleriyle yüklü Toros Dağları’nın etekleri… Torosların arkasında da yörük yaylaları, uzayıp giden vadiler, ovalar…
Lara güzel bir isim… Hititler'in çağdaşı bir halk Luvi'lerin dilinde ‘kum‘ demekmiş… Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre de su perisi, nazik, kibar anlamına da geliyormuş… Lara isimli kişiler sanatsal açıdan yetenekliymiş… Ama geç karar verirlermiş… Karar sizin… Hangisini kabul ederseniz…
Frankfurt’ta alanda ‚gidişler/kalkışlar’ı gösteren levhaya baktım. Tekrar baktım. Aynı uçak şirketinden birer saat arayla beş sefer vardı Antalya’ya… Şirketin en üst düzey yetkilisi de uçaktaydı… İzin almadığım, özel bir sohbet olduğu için yazamıyorum… Ama özetle rağbet fazlaymış… Nazar değmesin…
Konakladığımız tesiste bin sekiz yüz civarında misafir var… sekiz yüz civarında İngiliz… Bir hayli de Hollandalı ve Alman… Turizmcilerin yüzü gülüyor sanırım… Tesiste o anki yerinize göre, sanki İngiltere,........
© Eurovizyon
