menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AYŞE TOKYAZ’IN ARDINDAN…

10 1
friday

Ne yazacağımı, bilmiyorum aslında.

Kelimeler, hissettiklerimi karşılamaya yetmiyor.

Bugün, Ayşe Tokyaz’ın adını ilk kez duyduğumda; içimde bir şey koptu.

Genç, umut dolu bir kadının cesedinin bir valizin içine konarak bir yol kenarına atıldığı bir dünyada yaşıyoruz.

Ve bunu yazarken utanıyorum.

Ayşe, yalnızca bir isim değil.

O; hayal kuran, gülmeyi seven, yaşamı seven biriydi belki de.

Belki arkadaşlarıyla tatil planları yapıyordu.

Çok gençti…

Hala yeşermeyi bekleyen onlarca hayali vardı.

Kim bilir?

Şimdi bildiğimiz tek şey, onun artık aramızda olmadığı ve geride çok büyük bir acı bıraktığı.

Fakat…

Buna ‘bir cinayet’ deyip geçemeyiz.

Bu, her gün biraz daha kanıksadığımız ama aslında hiçbir zaman normalleştirmememiz gereken bir tablo.

Ayşe gibi kaç kadın öldü; kaçının adı birkaç gün sonra unutuldu?

Şimdi, kendime sormadan edemiyorum…

Biz, ne zaman bu kadar duyarsız olduk?

Hatırlayın…

Aynı şekilde bir cinayete kurban giden Münevver Karabulut kızımız, nasıl günlerce konuşuldu.

Nasıl duyarlı bir kamuoyu oluştu.

Hepimiz, Münevver olduk o günlerde ve bıraktığı acıyla hala en derinlerimizde hissediyoruz.

Gelinen noktada…

Bu cinayetlerin bu kadar kanıksanması, her şeyden önce bir baba olarak kanıma dokunuyor.

Ayşe Tokyaz ve cinayete kurban........

© Ensonhaber