DERSİM İSYANI,YALANLAR VE GERÇEKLER
Tarih bir intikam aracı değildir, ne yazık ki, bu ülkede bir savaş ve ayrıştırma aracına dönüştürülmüştür. Amaç ders almaktan çok, kabuk bağlamış yaraları deşmektir. Oysa ne der Renan; “millet olmak için bazı şeyleri unutup, bazı şeyleri hatırlamak gerekir.”
Unutulacak olanlar; toplumu karşı karşıya getirecek olanlardır. Hatırlanacak olanlar da; bizi bütünleştirecek olanlardır.
Her yıl Seyit Rıza’nın asılması üzerinden –düşmanlık tohumları- atılır. Rıza, bir kahraman gibi takdim edilir. Devletin bölgeye –sebepsiz- girdiği veya bunun bir Kürt tedibi olduğu iddia edilir. Zira Kürt veya Alevi tedibi dediğiniz zaman oradaki eşkıyalık, asayişsizlik, derebeylik görünmez hale gelir. Müdahalenin haklı bir gerekçesi kalmaz.
Bu yapılırken asla objektif davranılmaz. Olaylar tek gözle değerlendirilir. Halbuki fikir namusu olanı olduğu gibi aktarmayı gerektirir.
Bir köşe yazısında Dersim olaylarını etraflı bir şekilde anlatmak, analiz etmek mümkün değil. Sadece –Dersimcilik- üzerinden bölücülük yapanların gözlerden sakladığı bazı gerçeklere işaret edeceğim.
Devlet Dersim’e girmeden bölgeye –nasihat heyetleri- göndermiştir. Gidenler, aşiret liderlerine, “devletin bölgeye yol, okul yapacağını, medeniyet getireceğini, herkesin daha iyi bir hayatı olacağını” anlatırlar. Heyettekiler Türkçe konuşmaktadır. Bu sözleri toplantıda bulunanlara Kürtçe olarak Nuri Dersimi aktarır. Dersimi, nasihat heyetinin sözlerine sadık kalmaz, nasihatçılar barıştan, yoldan, okuldan, iş gücü sahibi olmaktan bahsederken, o bu sözleri tersine çevirerek aktarır: İnanmayın der, sizi kandırıyorlar, gelip malınızı mülkünüzü elinizden alacaklar,çocuklarınızı götürecekler, diye ifade eder. Böyle yaptığını “Hatırat veya Kürdistan Tarihinde Dersim” kitabında övünerek anlatır.
Yine başka eserlerde bölgeye girilmeden aşiret liderlerine diğer bölgelere göre Dersimlilere daha az yükümlülük getiren teklifler yapılır. Mesela o tarihlerde zorunlu askerlik iki yıldır, siz sadece altı ay yapın, az vegi verin denilir, ama aşiret ağaları tarafından kabul görmez. Bu gerçekler dönemin iktidarının önceliğinin kansız bir operasyon olduğunu gösterir.
Seyit Rıza’ya verilen idam cezasının ağır olduğuna dair bir sürü çarpıtma ve yalan söylenir. Oysa Rıza, Osmanlı döneminde de eşkıyalık yüzünden idam cezasına çarptırılmış, ancak infaz edilememiştir. Cumhuriyet bu idamı affeder.
Seyit Rıza’nın bir oğlu çevre köylerde evli bir kadının namusuna musallat olur, öldürülür, Rıza o köye girerek onun üzerinde insanı öldürür, köyü yakar, yıkar. Bu bile o tarihlerde cari olan hukuka göre ölüm cezasını gerektiren bir suçtur.
Nuri Dersimi ile Alişer efendi Koçgiri isyanına katılmış, onlarca askerin ölümüne neden olmuş iki asidir. İsyan bastırılınca Dersim’e, Seyit Rıza’ya sığınırlar. İsyan teşvikçileri........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden