HUKUK SORUNU BÜYÜYEN BİR ÜLKEDE YAŞAMAK
Yaklaşık bir yıldan fazla bir zamandır sizlerle gazete üzerinden sohbet etmiyordum.
Bunun değişik sebepleri var.
En önemlisi de yazdığım internet gazetesinin yayın politikası idi.
Evet, yazılarıma müdahale edilmiyor.
Evet, beşeri ilişkilerimizde bir sıkıntı yoktu.
Ancak, gazete editörü arkadaşımızın yayın politikasında kısmi sapmalar vardı.
Ve bu, tutum bir şekilde; yapılan haberlere yansıyor, gazetenin imajına zarar veriyordu.
Bu konuda duyduğum endişe ve eleştiriyi editöre defalarca ilettim.
Bütün bunlara rağmen bir değişim olmadı.
Ben de yapabileceklerim arasında mümkün olan şeyi yaptım ve gazetede yazmayı bıraktım.
Zira kendimi kullanılıyor gibi hissetmeye başlamıştım.
Sanki istemediğim, razı olmadığım bir suça iştirak ediyordum.
Gazeteye yazı vererek razı olmadığım işlerin yapıldığı yayın anlayışına güç veriyormuş gibi hisse kapılıyordum.
Haliyle bu çelişkili durum beni rahatsız ediyordu.
Bu duygunun üzerimdeki ağır baskısından kurtulmak için de yazmayı ve gazeteye yazı vermeyi uygun bir şekilde bıraktım.
Şimdi, başka bir gazete benden yazı vermemi istedi ve bu ısrara dönüşünce de “evet” diyerek tekrar yazmaya başladım.
Yazma serüveni bu şekilde hayata geçti.
Aradan geçen sürede neler oldu diye baktığımda süreç içinde ülkemizde olumlu değişimin olmadığını gördüm.
Bildiğiniz gibi uzun zamandır krizlerle boğuşan bir ülkeye döndük.
Yaşanan kriz veya krizlerin toplumda açtığı derin yaralar krizlerin geçici olmadığını ve hatta kronik bir hal almış olduğunu düşündürüyor.
Ülkede yaşanan kriz;hukuktan ekonomiye, eğitimden sanayiye, sağlıktan tarıma, gelir adaletinden toplumsal barışa, güvenlikten dış politikaya her alanda var ve bu kriz bize adeta şunu söylüyor.
Yaşanan kriz, tam olarak siyasi bir krizdir ve bunu doğuran sebep ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir.
Sistem adeta kriz üretmekte, adeta kendiyle yarışmaktadır.
Batılı düşünür ve toplumlarının büyük iç kavgalar ve savaşlar sonrasında ürettiği modern devlet anlayışı........
© Enpolitik
