BU MUDUR ÇÖZÜMÜNÜZ?
Önceki gün Diyarbakır’da sözde Öcalan’ın özgürlüğü için yapılan yürüyüş, bu sürecin DEMP tabanında nasıl anlaşıldığının göstergesiydi.
Aslında mesele Öcalan değil, Öcalan bahane, mesele; Öcalan üzerinden toplumu ayrıştırma, bölgede ayrı bir siyasi yapının toplumsal zeminini oluşturma meselesidir.
Bugüne kadar eline megafon alıp polise –düşman- diyebilme cüretini kimse gösterememişti. Bu ifade, yeni çözüm tiyatrosunun bazı çevreler tarafından nasıl anlaşıldığını, cüret ve cesaretlerini nasıl artırdığını ortaya koymuştur.
“Terörsüz Türkiye”veya barış bu ülkenin güvenlik güçlerine düşman demek midir?
Daha iki gün önce Hacetepe’de ve bazı diğer üniversitelerde yemek fiyatlarının makul düzeye indirilmesini isteyen öğrencilere uygulanan şiddeti gördünüz. O gençler polise, askere asla düşman demeyecek olan gençlerdi. Ama haklı bir talepleri coplar altında ezildi.
Diğer taraftan bu ülkeyi ve aslında yönetimini düşman ilan eden, açıkça “dağdakilerin izinden gideceğiz” diyenlere sınırsız müsamaha gösterildi. Türk bayrağı açmak isteyen biri engellendi. Şanlı bayrağımız neredeyse bir ‘tahrik unsuru’ olarak görüldü. Oldu olacak tahrik unsuru olmasın diye, vatanın birliğinden de bahsetmeyelim, bu ülkeye Türkiye, bu millete Türk milleti demeyelim. PKK neye karşıysa ondan vazgeçelim, yeter ki PKK insafa gelsin –bize dokunmasın-.
Hiçbir ülke, böyle açık........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein