menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaratılan… İnsanlık arayışından öteki olmaya giden bir varoluş hikayesi

6 16
10.01.2025

2023 yılında Netflix’te yayınlanan, başrollerini Taner Ölmez ve Erkan Kolçak Köstendil’in paylaştığı Yaratılan dizisinden bahsetmek istiyorum. Her şeyden önce Türk sinema ve dizi sektöründe gotik bilim kurgu konseptli bir yapımı gerçekleştirmek son derece cesur bir iş.

Pınar Bulut’un kaleminden çıkan bu yapım, Mary Shelley’nin klasikleşmiş eseri Frankenstein hikayesini yerel bir anlatı ve kültürel bağlamla yeniden harmanlayarak ekrana taşıyor. Özellikle benim gibi bu türe merak duyan insanların, bizden olan unsurlarla, sinema tarihinin en derin karakterlerinden biri olan Frankenstein karakterinin harmanlandığı gotik bir yapıma şahitlik etmesini büyük bir mutlulukla karşıladığımı söylemeden geçemeyeceğim.

Dizinin en dikkat çeken yönlerinden biri atmosferi. 20. yüzyıl başlarındaki Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerini betimleyen yapım, dönem kostümleri, mekân tasarımları ve karanlık görsel diliyle gotik bir ambiyans yaratmayı başarıyor. Özellikle dizinin karanlık ve kasvetli renk paleti, Frankenstein’ın karamsar doğasına bir selam niteliğinde. Ancak bu atmosfer sadece batıya özgü bir gotiklikle sınırlı kalmıyor; Osmanlı mimarisinden, o dönemin kültürel dinamiklerinden ve İstanbul’un sisli sokaklarının kaotik enerjisinden besleniyor.

Mary Shelley’nin Frankenstein romanı, bilimin sınırlarını zorlamanın etik ve felsefi sonuçlarını irdelerken insanın Tanrı’yı taklit etme arzusunu ele alır. Yaratılan ise bu evrensel temayı yerel bir bağlama taşımış. Taner Ölmez’in canlandırdığı Ziya karakteri, Shelley’nin Dr. Frankenstein’ına benzer şekilde bilimin sınırlarını zorlayan bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor. Ancak burada dikkat çeken bir fark, hikâyenin içine Osmanlı’nın son döneminin çalkantılı sosyal ve dini dinamiklerinin işlenmesi. Bilim ve inanç arasındaki çatışma, Ziya’nın toplumla olan geriliminde somutlaşıyor.

Dizide Erkan Kolçak Köstendil’in hayat verdiği “yaratık” ise Shelley’nin yarattığı yaratık karakterinden daha duygusal ve insani bir boyutta resmediliyor. Bu yaratık, yalnızca “insanın” değil, aynı zamanda Osmanlı toplumunun “öteki” ile olan ilişkisini de simgeliyor. Yaratığın dışlanmışlığı, farklılıkların toplumdaki korku ve önyargıyla nasıl karşılandığını gözler önüne seriyor.

Yaratılan’ın temel teması, farklı olana bakış açısı üzerinden şekilleniyor. Yaratık, fiziksel görünüşü ve varoluş biçimi nedeniyle hem bilim dünyası hem de sıradan insanlar tarafından tehdit olarak algılanıyor. Bu bağlamda, dizi yalnızca bireyin ötekileştirilmesini değil, toplumun kolektif korkularını ve dışlayıcı reflekslerini de eleştiriyor.

Erkan Kolçak Köstendil’in performansı, yaratığın derin insani yönlerini etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Karakterin, kendisini yaratan Ziya’ya duyduğu öfke ve aynı zamanda bir aidiyet arayışı, insan olmanın karmaşıklığını sorgulatıyor. Ziya’nın kendi yaratımına duyduğu pişmanlık ise, Shelley’nin romanında olduğu gibi insanın Tanrı’ya öykünmesinin sonuçlarını düşünmeye itiyor.

Dizdeki İhsan karakteri, hikayenin duygusal ve felsefi omurgasını oluşturuyor. İhsan, bilimin sınırlarını zorlayan, idealist ve bir o kadar da inatçı bir bilim insanı olarak karşımıza çıkıyor. Ancak karakterin dönüşümü, onu bir “yaratan” konumundan “yaratılan” konumuna taşıyarak insanlık ve ahlak üzerine derin bir sorgulamayı beraberinde getiriyor.

İhsan, dizinin ilk bölümlerinde, bilimsel bilgiye olan açlığı ve yeni bir şey yaratma hırsıyla tanımlanıyor. Onun için bilim, sadece doğayı anlamanın değil, doğaya hükmetmenin bir aracı. Toplumun ve dönemin inanç sistemine meydan okuyan bu bilimsel yaklaşımı, karakteri hem heyecan verici hem de tehlikeli bir alana yerleştiriyor.

Bu noktada İhsan’ın motivasyonları, klasik Frankenstein hikayesindeki Dr. Victor Frankenstein ile benzer bir çizgide ilerliyor: İnsanlığın sınırlarını zorlamak ve ölüme meydan okumak.

İhsan’ın hırsı, bir bilim insanının merakından öteye geçerek neredeyse bir Tanrı kompleksine dönüşüyor. Bu kompleks, onun insanlığını sorgulanabilir kılıyor. Dönüşüm öncesi İhsan, yarattığı yaratığa karşı sorumluluk duygusu taşımayan, bilimsel........

© Elips Haber