menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gülerken ağlatan düzen: Şekerpare'nin yozlaşmış bürokrasisi

11 1
05.03.2025

Bazı filmler vardır, belirli bir dönemin gerçekliğini yansıtıyor gibi görünse de aslında en temel ve evrensel gerçeklikleri keskin, alaycı ve fakat kitabın tam ortasından konuşan sert eleştiriler ile yansıtır ve bu anlamda her döneme ait kaçınılmaz doğruları ve teşhisleri içinde barındırır. Usta yönetmen Atıf Yılmaz’ın “Şekerpare” filmi de tam anlamıyla böyle bir film.

Yılmaz’ın bu eseri Osmanlı’nın son dönemlerindeki sosyolojik ve bürokratik yapıya dair değerli tespitleri içinde barındıran bir eser. Film aslında iki ana karakterin etrafında şekillenen bir kara mizah. Dönemin bakanlarından birinin kızı ile evlenmiş ve bu anlamda sırtını sağlam duvara yaslamış “Komiser Ziver” karakteri ile, idealist, hak ve hukuk kavramlarını hayatının merkezine koymuş ve tam da bu sebepten her yerin istenmeyen adamı olmuş “Bekçi Cumali” karakterleri.

Şener Şen’in müthiş bir performansla hayat verdiği Ziver karakteri, bürokratik çürümüşlüğün, rüşvetin ve kayırmacılığın ete kemiğe bürünmüş hali. Bakan kayınpederine güvenerek yerel halka psikolojik baskı uygulayan ve kendini dokunulmaz gören Ziver, aslında sadece Osmanlı’nın son dönemindeki bir polis şefi değil; her dönem ve her ülkede karşımıza çıkabilecek, gücünü hukukun değil, adam kayırmacılığın ve bağlantıların verdiği yetkiden alan bir figür.

Ziver’in kibri, halkı hiçe sayan otoriter yöneticilerin ve kamu gücünü kendi çıkarları için kullananların tarih boyunca değişmeyen bir yüzü. Devlet kurumlarındaki “torpilli” yöneticiler, liyakatsiz atamalar ve liyakatten çok sadakat ilkesi ile halka tepeden bakan kişilerin varlığını görmek, Şekerpareyi sadece nostaljik bir komedi değil, güncel bir toplumsal eleştiri haline getiriyor.

İlyas Salman’ın canlandırdığı Bekçi Cumali karakteri ise, var olması gereken idealizmin ve namuslu duruşun simgesi. O, rüşvete, yolsuzluğa ve zulme karşı direnen; adaleti savunan ama bu uğurda bedel ödeyen bir karakter. Cumali’nin hukuksuzluğa karşı verdiği tepkiler, aslında sadece bireysel bir isyan değil, sistemin kangrene dönmüş yapısına karşı bir başkaldırı. Onun namus timsali duruşu, bir anlamda toplumun ihtiyaç duyduğu vicdanı temsil ediyor. Ancak film boyunca gördüğümüz üzere, bu vicdan, kokuşmuş bürokrasi ve dokunulmazlık zırhına bürünmüş makam sahipleri tarafından sürekli bastırılmaya çalışılıyor.

Aslında çoğumuz belki de defalarca bu filmi izlediği için, filmin hikayesine aşinayız ve bu nedenle filmin olay örgüsünden çok, tehlikeli sularda yüzen metaforları, tespitleri ve son derece özenle seçilmiş replikleri üzerinden durmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu filmi yalnızca komedi janrında değerlendirmek, buzdağının yalnızca görünen yüzüne bakmak olacaktır. Şekerpare, yüzeyde tebessüm ettiren, ancak alt metninde Osmanlı’nın son dönemindeki bürokratik çürümüşlüğü anlatan bir eser. Elbette bu eserde günümüz Türkiye’sinin izdüşümlerini de görmenin mümkün olduğunu düşünüyorum.

Filmde Komiser Ziver ve onun yancısı Hurşit, yozlaşmış bürokratik mekanizmanın, liyakatten çok sadakat ilkesi ile kurgulanmış ve bu........

© Elips Haber