Suç örgütü algısının gölgesinde ceza adaleti
Suç örgütü kavramı, ceza hukukunun en karmaşık ve tartışmalı alanlarından biridir.
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesi, örgütlü suçları düzenlerken hem soyut tehdit algısı hem de somut eylem arasındaki gerilimi yansıtan bir uygulama pratiği yaratmıştır. Kanun koyucuya göre kişilerin bu tarz birliktelikleri, henüz amaçlanan suçlar işlenmemiş olsa bile, toplumsal barışı tehlikeye atmakta dahası suç işlenmesini önlemekle yükümlü kamu otoritesini de zedelemektedir. Diğer bir deyişle hükümle korunmak istenen hukuksal değer suçun mağduru olan bireylerin hak ve menfaatlerinin korunması değil, kamu güvenliğidir.
Haliyle bu pratik, birey özgürlüğü ile kamu güvenliği arasındaki kırılgan dengenin nasıl kurulacağına dair temel soruları beraberinde getirmiştir.
Özellikle son yıllarda soruşturma makamlarının ve mahkemelerin suç örgütü kavramına yaklaşımları, algı yönetimi ile maddi gerçeklik arasında savrulmakta; ceza adaletinin temel ilkeleri ciddi bir sınavdan geçmektedir.
TCK m.220’ye göre bir suç örgütünün varlığından söz edebilmek için:
Üç veya daha fazla kişinin,
Belirli bir süre devam edecek şekilde,
Suç işlemek amacıyla bir araya gelmesi,
Aralarında hiyerarşik bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
Bu unsurlar, sıradan suç ortaklıklarından ayrılan, yapısal ve süreklilik arz eden bir organizasyonu tarif etmektedir.
Ancak uygulamada bu unsurların yorumu, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarıyla farklılaşmakta; ortaya çıkan çelişkiler yumağı ise hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecek boyutlara ulaşmaktadır.
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin son dönem içtihatlarında, suç örgütü kavramının yorumlanmasında hem genişletici hem de daraltıcı yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır. Bu farklı yönelimler, somut olayların özelliklerine göre örgüt suçlamasının kabul edilip edilmeyeceği noktasında belirleyici olmaktadır.
Genişletici yorumlarda, suç işlemek amacıyla oluşturulan yapılanmaların varlığının, fiilen bir suç işlenmiş olmasına bağlı olmadığı kabul edilmektedir. Bu yaklaşıma göre, örgütün varlığı, üyelerin bireysel eylemlerinden bağımsız olarak, organizasyon yapısı ve ortak niyet üzerinden değerlendirilebilir. Özellikle yapısal devamlılık gösteren ve belirli bir suç........
© Elips Haber
