Avukatlıkta itibar krizi ve savunmanın geleceği
Antik Yunan’dan bugüne, avukatlık yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda bir vicdan eylemi olarak kabul edilmektedir. Bu anlayışa göre Avukat, hukuku bilmenin ötesinde; hakkın peşinden giden, sesi kısılanların sesi, görmezden gelinenlerin gözü olan bir figürdü. Çünkü Roma İmparatorluğu’nun ünlü avukatı Cicero’nun söylediği gibi “adaletten yoksun olan hiçbir şey ahlaken doğru olamazdı.”
Mahkeme salonlarında yankılanan savunmalar, yalnızca hukuki argümanlar değil; insan onurunun, adaletin ve özgürlüğün manifestosuydu. Ancak dijital çağ, bu kadim mesleği tarihiyle çelişen yeni bir sınavla karşı karşıya bırakıyor: sosyal medya popülaritesi. Artık savunma yalnızca mahkeme salonlarında değil; ekranlarda, akış sayfalarında, sosyal medyanın kısa süreli videolarında yapılıyor. Üstelik hukuka dayalı olmak yerine show şeklinde. Avukatlar, hâkimden çok takipçilere, algoritmalara, beğeni tuşlarına hitap eder hale geldi. Savunmanın asaleti ve sadeliği, görsel efektlere, dramatik anlatımlara ve kişisel marka stratejilerine kurban ediliyor. Ancak burada çok önemli bir ayrımı yeniden hatırlatmak gerekiyor: Kutsal olan avukatlık mesleği değildir; kutsal olan savunmanın kendisidir.
Avukatlık da doktorluk, mühendislik ya da gazetecilik gibi bir meslektir. Değerini, içinde barındırdığı etikle ve sorumlulukla kazanır. Ancak savunma; insanlık onurunun, eşitliğin, adaletin ve hakikatin temsilidir. Bu yüzden avukat kutsal değildir; fakat taşıdığı görev kutsaldır. Cicero’nun da söylediği üzere “adalet ne ödül ne de ödeme vaat eder, o sadece kendisi için arzulanır, zira bütün erdemlerin nedeni ve anlamıdır.” Bugün gelinen noktada, bu anlamın göz ardı edildiği, avukatlığın adeta bir “görünürlük ekonomisi”ne entegre olduğu bir dijital çağdayız. Savunma hakkı, bazen bir hashtag’e; mahkeme beyanı, bir akış içeriğine; müvekkilin mahremiyeti, bir izlenme grafiğine indirgeniyor.
Bir yanda hâlâ cezaevlerinin önünde sabahlayan, dosya dosya hakikat arayan, görünmeyen ama onurlu savunucular… Diğer yanda duruşma taktiklerini popüler içerik haline getiren, dava özetlerini dramatize ederek, özel hayatını gözler önüne sererek kendisini sosyal medya pazarlama metasına dönüştüren yeni nesil bir avukat tipi. TikTok’ta müvekkil hikâyelerini sahneleyen, Instagram’da duruşma repliklerini viral hale getiren, hukuku bir “içerik ekonomisi”ne dönüştüren bu yeni anlayış, yalnızca........
© Elips Haber
