menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Ne yapayım, paramı neye koyayım’ yılı

41 0
friday

Donald Trump renkli ve gürültülü bir şekilde göreve geldi. Elon Musk’ın Nazi selamını görmezden gelecek olursak yemin töreninde Başkanın yumruğu sıkılı, ses ve ifadelerinin perdesi yüksekti. Ekibi karışık, uyum yok. Etrafındakiler, göze girmek için sınır tanımayacak bir “influencer” grubundan oluşuyor. Aksiyonun yüksek olacağını biliyoruz ama nereyi vuracağını bilmiyoruz.

Avrupa bi gayret Dünya Ekonomik Forumu’nda buluştu. Her zamanki gibi tane tane ve özenle konuşuyor ama sesi de rengi de yok. Temkinden kıvranıyor. Çok pratik yapmış, armonisi olan ama mecali kalmamış yaşlı bir orkestra.

Biz ise yanıyor yıkılıyoruz, adeta bu evrende yaşamıyoruz. Fiziken ülkeyi terk etme iştahının yanı sıra artık ruhen terk etmiş bir nüfusla da baş başayız. Cezanın böylesi hiç görülmedi.

Türkiye’yi ve dünyayı anlatması için ekonomiyi ve piyasaları, siyaset ile jeostrateji dengelerini gözeterek anlaşılır bir dille aktaran ekonomi gazetecisi Barış Soydan’la buluştuk. Kurumların gelecek planı yaparken kendisine özel konuşmalarda sık yönelttiği soruları sordum. 2025’e ilişkin net saptamalar bulacaksınız.

Söyleşinin tamamına ulaşmak için Youtube ve Spotify kanallarımı öneriyorum.

Paranızı dövize mi altına mı, para piyasaları fonlarına mı yoksa tahvile mi park edeceksiniz?, Seçim olacak mı? Faiz yıl içinde ne kadar inecek, enflasyon nereye düşecek?

Bir tür fala bakmak diyebilirsiniz ki, her gün ekonomistlerin adeta falcı gibi verileri dillendirdiğini bu çabaya karşın kimsenin önümüzü aydınlatacak somut fikir veremediğini söyleyebilirsiniz. Ne yazık ki, haklısınız. Kafamız karışık, acı içindeyiz, kulaklarımız uğulduyor, beynimizin içindeki seslerden konuşulanları duyamıyoruz.

Bir kısmını bildiğiniz, bir kısmını duymak istemediğiniz, bir kısmına eliniz ve diliniz varmayan kararları anımsatan, bir kısmı artık çok geç kalınmış olabilecek, önemli bir kısmı ise hala yapacaklarınızın olduğunu gösteren bu söyleşide Soydan sohbetimizi “2025’te gerçekçi olmak zorundayız” diye noktaladı. Ben son sözünü onun ilk sözü gibi yazıyorum çünkü biliyorum ki, biz her gün gerçekler arasında savrulan bir hayalperestiz. Bunun ilacı ve tedavisi yok.

Bu sene farklı bir yıl olacak belli ki. 2025’de çok şey değişecek. ABD’de bambaşka bir oyun kurmak isteyen yeni bir Başkan var. Kurarken kırıp dökebilir ki, risk demek. Risk de iyi bir şey değil. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD, Dolar ise dünyanın rezerv parası. Trump’ın Amerika’nın politikalarını değiştirecek olması bütün dünyayı ve bizi derinden etkileyecek.

Trump hem ekonomi tarafında hem jeopolitik tarafta ana faktör. Ekonomi tarafında gümrük vergileri meselesi var. Çin’e Avrupa’ya ve Türkiye’ye ne kadar koyacak? Yüzde 10-20 arasında demişti; Meksika’ya, Kanada’ya yüzde 25 vergi koymaktan bahsediyor. Küreselleşmeyi yavaşlatacak, Çin ekonomisini olumsuzlaştıracak. Suya atılan taş gibi çevresinde çeperleri olacak.

Petrol ve doğal gaz sondajı tarafında vitesi beşe alacak ‘drill baby drill’ dedi. Fosil yakıtların, petrolün, doğalgazın yeniden itibar kazanacağı bir döneme gireceğimizi düşünüyorum. Paris Anlaşması’ndan çıkması çok önemli. Sürdürülebilir ekonomiye verilen destekleri kaldıracak. Yemin töreninde çevresinde gördüğümüz küresel şirketlerin de buna ayak uyduracağını düşünüyorum.

Bizim açımızdan kritik olan nokta Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bitirme sözü vermişti. Becerebilecek mi? Başarılı olursa Türkiye ekonomisi için büyük pazarlar açılır. Ukrayna yaklaşık 40-50 milyon, Rusya’nın yeniden dünya ticaretine eklenmesi, bizim için çok iyi olur.

Jeopolitik tarafta “Panama Kanalı’nı........

© Ekonomim


Get it on Google Play