Süleymanoğlu’nun ünlü rakibi Leonidis’in uyarılarını alıcı bir ruhla içselleştirmeliyiz
“Marifet mi seni seveni sevmek
Seni sevmeyeni sev de göreyim
İnsanlık mı yanlış bir dostu övmek
Bir dürüst düşmanı öv de göreyim”
-Murtaza Şirin-
Bütün bilgiler zihnimizin kendi içinde özgür olduğunu söyler. Özgürlük sorunu, kendimizi başkalarına anlatmak istediğimiz noktada başlar. Bizimle başkaları arasındaki bağlantı, iletişim-etkileşim, rekabet ve iş birlikleri söz konusu olduğu zaman, zihnimizdeki özgürlüğün bize “yap” dediği her şeyi yapmamızın çatışmalara yol açacağını kavrar; “sosyal mesafe ayarı” yapma ihtiyacıyla yüzleşiriz. Zihnimizdeki özgürlüğün, ortak yaşamın gerekleriyle sınırlı olduğunu anlama düzeyimiz, bilincimizin düzeyini de düz aynalara yansıtır.
Zihinsel algılarımız, davranışlarımızın rehberidir. Sosyal mesafe ayarlarımızı yönlendiren algı düzeyimiz “anlamlı bir yaşamın” gerek şartıdır.
Önyargılardan, yerleşik doğrulardan, kalıp düşüncelerden, kör inançlardan, haksızlık batağından, adaletsizlik tuzağından uzaklaşma, anlamlı bir yaşam üretir; aykırı tutum ise, yaşamın kokuşmasına, ilişkilerin bozulmasına, çatışmaların artmasına yol açar.
Düzgün ve anlamlı bir yaşam sürdürmek istiyorsak önce “yakın çevremize” bakmalıyız. Mevlana’nın uyardığı gibi, “ Gerçek dostu olanların aynalara ihtiyacı yoktur!” Ya da Zicle Caraig ve Scott Snok’un HBR’de 2014’de yayımladıkları makalede belirttikleri gibi, “Bir ayna etkisi........© Ekonomim
