Sövene değil, yol gösterene değer verelim
Doğadaki evrim süreci bizlere kanıtlıyor ki, ayıklama olmadan gelişme olmaz. Bütün olgularda olduğu gibi “ayıklamanın” da iki yönü var: Vahşi ayıklama ve ehlileştirilmiş ayıklama. Bu yazının merkez düşüncesi, “vahşi ayıklamayı” ölçeklendirerek “ehlileştirilmiş ayıklamaya” dönüştürmeden insan yaşamını kolaylaştırıcı işler yapılamayacağı iddiasıdır.
Ayıklamanın geliştirici ve engelleyici yönlerini kavramak için üç boyutuna bakmalıyız: Önce ayıklama sürecinin ne zaman hastalık haline dönüştüğünü ve zararlı hale geldiğini irdelemeliyiz. İkincisi, zararlı ayıklama zehrinin panzehri neden kendini bilmek olduğu üzerinde durmalıyız. Üçüncüsü de, makro iktisadi fetişi neden aşmak zorunda olduğumuzu zihnimizde netleştirmeliyiz.
Bir ekonominin sağlıklı olmasının göstergelerinden biri, verimsiz ve değer katmayan alanların ağrısız ve sancısız ayıklanmasıdır. Ekonomi kuşkusuz insanın yapay olarak geliştirdiği bir olgu değildir, ama içinde çok ciddi biçimde insan vardır. İnsan doğasına ilişkin güçlü ve zayıf yönleri analiz etmeden ekonomideki gidişatı tam, temiz ve doğru olarak analiz etmemiz mümkün değildir. İnsanı öteki canlılardan ayrıştıran temel özellik, gelecekle ilgili öngörü yapması ve önlemler geliştirmesidir. Herhangi bir veri çalışması yapmadan, verileri bilgiye, bilgiyi anlamaya dönüştürmeden; strateji, taktik ve uygulama üzerinde kafa yormadan doğru iş yapamayız. Duyduklarımızı bir ölçü ve ölçeklendirme sürecinden geçirmeden akışa bırakırsak “vahşi ayıklama” selinde boğuluruz.
Vahşi ayıklama, kurunun yanında yaşın yandığı bir durumdur. Ekonomik anlatımla kaynak israfı yaratan, kaliteli kalkınmayı engelleyen, beklenen refahı geciktiren etkiler yaratır. Ülkemizde, özellikle son birkaç yıldır “vahşi ayıklanmanın hızlandığını” söyleyenler çoğunluğu oluşturuyor. Vahşi ayıklamayı hızlandıran etkenler, satış ve kârlılıkta beklentilerin olumsuzlaşması, özellikle de nakit akışındaki olağanüstü daralma nedeniyle faaliyetini sonlandırma zorunda kalan işyerlerinin artmasıdır. Sahada katıldığımız toplantılarda, erken emeklilik yasasının işveren işçi ilişkisini bozduğu, iş yeri aidiyetini koruma ve geliştirme koşullarının hızla bozulduğu yüksek tonda dile getiriliyor. İkincisi, tedarik zincirinde geleneksel ve yasal kuralların hızla bozulmasıdır. Tedarik zincirinde termin........
© Ekonomim
visit website