Bir 'yazı insanının' iç yolculuğu
İsmet Paşa’nın en büyük muhalifi Celal Bayar’ın neden idam edilmediğini soran öğrenci liderlerine söyledikleri hiçbir zaman zihnimden silinmedi: “Siyasette haklı haksız yoktur; güçlü güçsüz vardır. Kim güçlü ise o haklı gibi görünür, ama güçlü olanlar kendilerine ‘ilke ve kurallardan’ sınır çizmezlerse kendi güçleri içinde boğulur. Biz, en güçlü olduğumuz zaman çıkardığımız Anayasa ile kendimize bu nedenle sınır çizdik. Unutulmamalı ki, siyasette bugün ‘hain’ ilan ettikleriniz, yarın ‘kahraman’ olabilir. Bu durumu dikkate alarak siyasette iki binde bir ihtimal olsa dahi tamiri imkansız hata yapmamak gerekir!”
Gençliğin zihnimi kamçıladığı, keskin sözler söylemekten çekinmediğim o günlerde, “ilke ve kurallardan kendimize sınır çizmenin” anlamı, yaşama kattığı değer üstüne kesintisiz bir inatla düşünmeyi bugünlere kadar sürdürdüm.
İlk imzalı yazım, bir derlemeydi; Tokat’ta Necati Diren’in çıkardığı Tozanlı gazetesinde yayımlandı. Burhan Cahit Büyükispir’ in editörlüğünü yaptığı yazım Tokat’ta Fethi Günesen’in Sabah Postası gazetesinde, 4 Mart 1964’te “Köyün uyanışı” başlığıyla yerini aldı. O gün bugündür düşüncelerimi yazıyla anlatıyorum. Yazı kimliğimi, Çetin Altan’dan ödünç aldığım tanımlama üzerine kurguluyorum: “Yazar, yazdıklarına ‘yazı tadı’ katandır; yazı insanı, düşüncelerini yazıyla paylaşan.”
Çok değişik iş alanlarında çalıştım; değişik örgütsel yapıların işleyişine tanıklık ettim. Çevremde iletişim ve etkileşim içinde olduğum hemen hemen herkes bilir ki, yapacağım işin küçük ya da büyüklüğüne bakmaksızın, işle ilgili, önce ilkeleri belirledim; yazıya aktararak doğrudan ve dolaylı sorumlulukları olanlarla paylaşırım. Geribildirim yapan olursa özenle değerlendirdim. Zihnime yerleşmiş ilkeleri sürekli sorguladım. Bugünün penceresinden baktığımda uyma öz eni gösterdiğim “yazma ilkelerimi” ilginize sunuyorum:
- Yaşama bakışımın temelini........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon