menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Güven ruh gibidir

13 0
27.03.2025

Öncelikle vatandaşlarımızın sonrasında yabancı yatırımcıların güvenini kazanmak için harcadığımız çabaları bir kez kaybettiğimizde, yıllar boyunca aynı şartların geri gelmesi için beklemeye başlıyoruz.

*******

Türkiye’de alınan siyasi kararların yine ekonomi politikalarının önüne geçerek belirsizliklerin hızla yükselmekte olduğu bir döneme girmiş bulunuyoruz. Ancak son haftalarda yaşamakta olduklarımız maalesef gelişmekte olan ülkelerde de zaman zaman olabiliyor diyebileceğimiz kadar basit bir şekilde ilerlemiyor. Hafızalarımızı tazeleyecek olursak hatırlayacağınız gibi, 17 Aralık 2004’te Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde alınan karar doğrultusunda, 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'ta yapılan Hükümetlerarası Konferans (HAK) ile Türkiye resmen AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştı. Böylece, Türkiye ile AB arasındaki inişli çıkışlı ilerleyen ilişkiler, o tarihten itibaren çok önemli bir dönüm noktasını aşarak yepyeni bir sürece girmişti. Türkiye bu karar ile birlikte 2005 yılından itibaren gelecek yıllarda çok yüksek miktarlarda milyarlarca dolar tutarında doğrudan ve portföy yatırımı şeklinde yabancı yatırımcıları hızla ülkemize çekmişti.

3 Ekim 2005 tarihli hükümetler arası konferansta müzakerelerin hangi usul ve esaslar çerçevesinde yürütüleceğini düzenleyen "Müzakere Çerçeve Belgesi" kabul edilmiştir. Bu çerçevede müzakereler 3 temel unsur üzerinden yürütülmekteydi. O tarihlerde Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet göstermekte olan Avrupa Birliği Başkanlığı ilgili genel müdürlüğe bağlı bir şekilde AB’ye katılım müzakerelerine katılım çalışmalarını yoğun olarak yürütmekteydi. Dışişleri bakanlığının o tarihte altına imza attığı müzakerelerin özü üç ana unsur üzerinden yürütülmekteydi.

1- Kopenhag siyasi kriterlerinin........

© Ekonomim