Fiyatlamalarda “GOÜ” ayrışması
“Nasıl başlar, başladığı gibi biter mi, hangi riskler kapıda?” soruları eşliğinde merhaba dediğimiz 2025’te şubat ayını da geride bıraktık. Hep söylediğim üzere, hemen hemen her noktada, kasımın ortası ile ocak sonu arasındaki fiyatlamalar genellikle uç noktalarda ve realiteden ayrılarak gerçekleşir. İşlemlerin nispeten oturmaya başladığı ve göz ardı edilen risklerin “farkına varıldığı” dönem, şubat ile başlar.
Global ve yerel varlıklardaki iyimser fiyatlama ortamı ocak ayında da devam etmişti. Ancak, şubat, aynı eksende gerçekleşmedi. Üstelik iki önemli girdinin sağlaması muhtemel katkıyı da göz ardı ederek. Nedir bunlar? ABD tahvil faizlerinin seyri ve Amerikan dolarının globaldeki fiyatlamasıdır. Bu ikisinin aynı masada buluştuğu yemekler, kendi özelinde değerlendirmek şartıyla, ağırlıklı lezzetli geçer. Şubata bakalım: Amerikan doları küresel işlemlerde %1’e yakın değer kaybetti. Üstelik ocak ayının ardından şubatı da paralel geçirerek. Dahası, gösterge olarak kabul ettiğimiz dolar endeksi, şubat işlemleri ile birlikte, eylülden bu yana en kötü performansını sergiledi. Üzerine, ABD’de 2 yıl vadeli tahvilin faizi sadece 1 ay içerisinde -21bp, 10 yıl vadelinin ise -33bp ile trade etti. Daha ne istenebilir ki? Öyle değil mi? Maalesef değil. Fiyatlamaları dönemler bazında ayrıştırma zarureti, her zaman işleyen bir denklemdir. Neyin, neden olduğuna dair kafa yormak, olmazsa olmazdır.
Bu kez farklı. Faizlerdeki gerileme, ABD’de açıklanan son dönem makro verilerdeki........
© Ekonomim
