Gerçekler ve masumiyet
"Savaşta ilk zayiat hakikattır."
― Aeschylus
“Savaşın ilk kaybı masumiyettir.”
-Oliver Stone (Platoon filminden)
Uzun vadeli ABD hazine tahvil (30 yıllık) faizleri geçtiğimiz hafta gün içi işlemlerde yüzde 5,15'e kadar yükseldi. Bu Temmuz 2007'den bu yana yani 2008 global kriz öncesine göre görülen en yüksek seviye olarak kayıtlara geçti. Geçen Çarşamba günü Japon 30 yıllık JGB faizler (ilk kez 1999'da ihraç edilen bir araç) için rekor seviyeye yüzde 3,19’a ulaştı. İngiltere 30 yıllık devlet tahvili faizleri aynı gün yüzde 5,61'lik zirveye ulaştı ve bu, 1998'deki LTCM çöküşünün bu yana zirve seviye oldu. Yüzde 4,13 ile Fransız devlet tahvil getirileri de 2010'dan bu yana zirvesini gördü.
Geçen hafta bütçe ve borç dinamikleri yakında piyasaların daha fazla gündemine gelecek derken, kastettiğimiz durum buydu. Nitekim bunlar gündemin ön sıralarına yerleşince bono piyasaları da hareketlenmeye başladı. Bütçe borç dinamiklerinin ortaya çıkan güven sorunlarının daha uzun vadeli borç araçlarında daha belirgin olması normal. Yüksek açık veren ülkelerin borçlanma enstrümanlarının daha büyük kayıplara uğraması, günümüzün gelişen borç piyasası dinamiklerine dair daha fazla kanıt sağlıyor. Güven sorununa değinmişken, dolar endeksi geçen hafta yüzde 2 düştü ve bu 11 Nisan'da sona eren çalkantılı haftadan bu yana en büyük haftalık düşüş oldu. Bloomberg dolar endeksi haftayı Aralık 2023'ten bu yana en düşük kapanışla kapattı. Altın 154 dolar veya yüzde 4,8 artarak 11 Nisan haftasından bu yana en büyük kazancı elde etti.
Trump’ın AB’ye uygulayacağı gümrük tarifelerinden, aynı Çin ve diğer ülkelerde tekrar geri adım atması gerilimin azaltılması açısından tabii ki iyi haber. Küresel borsalar da Trump’ın tarifeler ve Çin ticaret savaşı konusunda aceleci geri adım atmasına sevindi ancak "görev tamamlandı" demek için çok erken olduğunu düşünüyoruz. Cenevre anlaşması dâhil atılan geri adımlar, bir ticaret anlaşmasından çok geçici bir ateşkes gibi duruyor. Büyük resme bakıldığında, tarifeler sene başına nazaran önemli ölçüde artacak gibi gözüküyor. Trump'ın "ticaret savaşları iyidir ve kazanılması kolaydır" anlayışını gösteren sert taktiklerinin Çin veya AB ile işe yarayacağını düşünmesinin nedeni belirsiz. Bundan sonra, çok sayıda zorlu sorun ve gergin ilişki, zaman ve yoğun müzakereler gerektirecek. Konuyla ilgili Bundesbank Başkanı ve ECB Yönetim Kurulu üyesi Joachim Nagel’in, İspanya'daki Yeni Ekonomi Forumu'nda içgörü dolu yorumlarına da dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Öncelikle küresel bono ve tahvil piyasası yeterince dayandı ama uzun vadeli ABD faizlerinin yükselişi yavaş yavaş, hisse senetleri dâhil, diğer piyasaları da etkileme potansiyeline sahip. “Mali Şahinler” için ABD vergi tasarısı bardağı taşıran son damla gibi duruyor. Yalnız borç, bütçe ve faizler üçgeninde ABD yalnız değil. Nitekim Japonya, İngiltere ve örneğin AB’de Fransa’nın da tahvil faizlerinin ciddi yükseldiğini söyleyebiliriz.
Trump'ın eylemleri ve davranışları, doların ve ABD bonolarının güvenli liman cazibesinin en azından bir kısmını aşındırdı. Trump, ticaret savaşını yeniden başlatırsa, piyasalarda eşlik eden herhangi bir riskten kaçınma ivmesinin ABD bonolarına ve dolara bir alış dalgası olarak ortaya çıkacağının garantisi yok ve bu güven kaybı devam ederse, tam tersi şekilde ortaya çıkabilir.
Mevcut devasa borç yığını ve bütçe açıkları göz önüne alındığında; ABD'li politikacıların, gelecekteki durgunluklarda veya krizlerde manevra yapmak için daha az alana sahip olabileceğini kabul etmek gerekiyor. Bu, hükümetlerin daha yüksek faiz oranları ve enflasyon maliyetini hiçe sayarak görünüşte sınırsız miktarda borç alabildiği bir dönemin sona ermiş olabileceğine dair bir işaret daha olduğunu gösteriyor.
Özellikle doların dünyanın bir numaralı rezerv para birimi olduğunu düşündüğümüzde, bu gelişmelerin neden tüm piyasaları etkileme potansiyeli taşıdığını daha net anlıyoruz. Kaldı ki bu dinamikler sadece ABD’ye has değil, girişte ifade ettiğimiz küresel bir nitelik taşıyor. Bu yüzden bu veriler önemli ve bizi de ilgilendiriyor.
Nispeten yeni bir örnek olması bakımından Tayvan’a bakalım. 2 Mayıs'ta Tayvan doları, ABD dolarına karşı yüzden 3,7 değer kazandı; bu 1988'den bu yana en büyük günlük hareket oldu. Tayvan gibi büyük ABD doları........
© Ekonomim
