Yapay zeka felsefesi
Yapay zeka, yalnızca bir mühendislik problemi değil, aynı zamanda felsefi ve etik bir meseledir.
Yapay zeka felsefesi, yapay zekayı ve yapay zekanın, etik, bilinç, epistemoloji ve özgür irade bilgi ve anlayışı üzerindeki etkilerini araştıran teknoloji felsefesinin bir dalıdır.
Ayrıca teknoloji, yapay hayvanların veya yapay insanların yaratılmasıyla ilgilidir, bu nedenle disiplin, filozoflar için oldukça ilgi çekicidir.
Bu faktörler yapay zeka felsefesinin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur.
Bazı akademisyenler, AI topluluğunun felsefeyi reddetmesinin zararlı olduğunu savunur.
Felsefeye ilgi duyanların yapay zeka ile felsefeye yaklaşımını açık kaynaklardan derlediğim yazımda, yapay zeka felsefesinin temel tartışmalarını ele alarak, bilincin doğası, öznellik, etik sorumluluklar ve insan-makine ayrımı gibi konular üzerinde bilgileri sunacağım.
Yapay zeka felsefesi, bu tür soruları şu şekilde yanıtlamaya çalışır:
- Bir makine akıllıca hareket edebilir mi?
- Bir insanın düşünerek çözeceği herhangi bir sorunu çözebilir mi?
- İnsan zekası ve makine zekası aynı mıdır?
- İnsan beyni aslında bir bilgisayar mı?
Bunun gibi sorular, sırasıyla AI araştırmacılarının, bilişsel bilim adamlarının ve filozofların farklı ilgi alanlarını yansıtır.
Bu soruların bilimsel cevapları, "akıl" ve "bilinç" tanımlarına ve tam olarak hangi "makinelerin" tartışıldığına bağlıdır.
Yapay zeka (YZ), insan zekasını taklit eden sistemlerin geliştirilmesiyle ilgilenen bir bilim ve mühendislik alanıdır.
Ancak yapay zekanın yalnızca teknik bir konu olmadığı açıktır; onun doğası, sınırları ve toplumsal etkileri, felsefi bir perspektiften ele alınması gereken derin sorular ortaya çıkarmaktadır.
Bilincin........
© Ekonomim
