menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İstikrar arayışında hadise bu kez pek farklı

23 0
previous day

Türkiye aslında istikrar arayışına yabancı bir ülke değil. Yirminci yüzyılda IMF ile tam 16 stand-by anlaşması imzaladık. Nedir? IMF 1944 yılında kurulduğuna göre, demek ki her 3,5 yılda bir anlaşma imzalamışız. İlk anlaşma 1 Ocak 1961 tarihli. 1960’lı yıllarda sekiz anlaşma var.

Bu arada imzaladığımız anlaşmaların neredeyse hepsini de yarıda bıraktık. Onu da ifade edeyim. Yeni yüzyılda daha 3’teyiz. Neden? 2002 yılında imzaladığımız tarihimizin on sekizinci IMF stand-by anlaşması başarıyla uygulandığı, yarıda bırakılmadığı için elbette. Bakın enflasyon açısından sonuçları ortada.

Türkiye ekonomisine bu açıdan daha çok bir istikrarsızlık arayışı süreci olarak da bakabilmek mümkün aslında. Bunun elbette yapısal tasarruf açığı sorunu olan bir ekonomiye sahip olmamızla bir alakası var ama bir de doğrusu arada birden devreye giren manasız iktisat politikası tercihleri var.

Bu çerçevede, 2018’den sonra attığımız adımlar, istikrarsızlık arayışından başka bir biçimde adlandırılabilir mi? Hayır. Öyle işler yaparsanız sonucu da işte böyle olur bir nevi. Bugün ne derdimiz varsa o gün derde deva diye ortaya konan akıl dışı adımlardan.

Neyse ki Haziran 2023’ten başlayarak akıl dışının bayram haftası etkinliklerini sona erdirdik ve yeni bir istikrar arayışı sürecine girdik. Bugüne kadar IMF ile 19 tane stand-by anlaşması yaptığımızı dikkate alırsak. Şimdi Cumhuriyet tarihinin yirminci istikrar arayışı süreci içindeyiz.

Bu aralar bu yeni istikrar arayışı sürecinin başarı şansını, eksikliklerini tartışıyoruz. Evet, tek başına para politikası ile şirketler kesimini daha fazla zora sokuyoruz. İşi zorlaştırıyoruz. Evet, kamu kesiminde şatafattan bile tasarruf sağlayamadık, işi daha da zorlaştırdık. Evet, yapısal reformlar bahsinde daha bir adım bile atamadık. Ortada bir büyüme ve kalkınma perspektifi yok. Bu kez en tepeden en aşağıya ciddi olduğumuza dair bir adım ve emare yok ortada hala. Laf var ama onlar laf işte. Laf-ü güzaf.

Draghi raporu neden acelemiz olduğuna işarettir?

Ama doğrusu ya bu yirminci istikrar arayışı süreci bundan öncekilerden iki açıdan farklılaştığı için son derece tedirgin edici. Ya da bana öyle geliyor. Birincisi, cumhuriyet tarihimizin bu yirminci istikrar arayışı süreci dünyada büyük bir teknolojik dönüşüm ve teknoloji yarışı ile örtüşüyor. Geride kalırsak cumhuriyetin ilk yüzyılında elde ettiğimiz iktisadi kazanımları kaybedebiliriz. Ama doğrusu ya ortada daha tık yok.........

© Ekonomim


Get it on Google Play