Politik piyasa
Buradaki yaklaşım sol, sağ, milliyetçi, muhafazakâr gibi öze ilişkin ayrımlar yapmamaktadır. Diyelim ki n sayıda (sonlu) birbirine benzer muhalif (diyelim ki sol) parti var. Çeşitli türdeki sol (muhalif) partilerin siyasi programlarına uygun olarak arz etmeyi önerdikleri politik malın karşısında politik piyasada o mala yönelik bir siyasi talebin olması gerekir. Kimsenin talep etmediği bir politik malı arz etmeye çalışan siyasi partiler kısa zamanda sektlere dönüşür ve kaderleri bizi ilgilendirmeyebilir. Ancak siyasetin kaprisli bir akışının olabildiği, sürprizlerle dolu olduğu da söylenebilir. Dolayısıyla siyasetin oynak bir zeminde yapıldığı görüşünü benimseyerek piyasadaki siyasi talebin doğrusal olmadığını ve böylece parametre değişikliklerine hassas olduğunu varsayıyorum.
Siyasi talep fonksiyonu Denklem 1 tarafından gösteriliyor: Pt =[St – Qt]1/α . Burada Pt politik mala yurttaşların ödemeye hazır oldukları (dengede) fiyatı, Qt tüm sol (muhalif) partilerin toplam politik mal arzını, St seçmenlerin rezervasyon fiyatını (ödemeye hazır oldukları maksimum fiyatı) simgeliyor ve α ε (0, ∞) politik ortamdaki (piyasadaki) siyasi talebin eğimini gösteren pozitif bir parametredir. Açıktır ki siyasi talep fonksiyonu, Denklem 1, α =1 ise doğrusal, α ε (0,1) ise konveks (içbükey), α ε (1, ∞) ise konkav (dışbükey) olur. Yine açıktır ki siyasi talep fonksiyonu fiyatı öne çıkaracak şekilde ters talep fonksiyonu olarak yazılmıştır. Yani her malın bir fiyatı vardır ve siyasi malların da, örneğin devrimlerin veya reformların, bir fiyatı olmak durumundadır. Yurttaşlar –seçmenler, çalışanlar, işçiler- bu fiyatı ödemeye hazır değillerse böyle bir malı talep etmiyorlar demektir. Bu temayı “talep yoksa değişimin siyasi girişimciler (sol partiler) tarafından arz edilemeyeceği”, arzın talebini yaratamayacağı fikriyle temsil ediyoruz. Hotelling-Downs çizgisini uzaktan hatırlatan bir tematik zinciriyle ilerlediğimizi, buradaki kavramların daha çok metafor düzeyinde algılanması gerektiğini ekliyorum. Ama her metafor gerçekliği açıklamaya yardım etmek için çağrılır; bunu da unutmayalım. Öte yandan, açıktır ki Denklem 1’de gösterilen ters talep fonksiyonu Qt =St – (Pt ) α, α> 0 şeklinde bir normal talep (siyasi talep) fonksiyonuna tekabül eder.
Siyasi talebin ödenecek siyasi fiyata olan esnekliğini yukarıdaki terimleri kullanarak yazabiliriz. Mikro ekonomik çıkarımları izleyerek tüm ters siyasi talep eğrisinin altında kalan alanı, Q=S noktasında “tüketici artığı” olarak görebiliriz. Bu kavram seçmenlerin refahını politik bir tam rekabet ortamında temsil eden bir referans olarak görülebilir. Ayrıca bu ifadeden siyasi talebin doğrusal olmama ölçüsünün neleri etkilediğini de görebiliriz: α terimi, yâni siyasi talebin konveks/konkav/doğrusal olmasını belirleyen ve doğrusal olmamanın derecesini gösteren parametre, siyasi talebin yoğunluğunu (siyasi piyasanın genişliğini), siyasi talebin fiyat elastikiyetini, çalışanların refahını (seçmenlerin “tüketici artığı”) etkileyecektir. Her durumda muhalefet partilerinin sayısı az olacaktır ve bu partiler politik bir oligopol oluşturacaklardır. Politik oligopolün (oyunun) hangi çözüm kavramıyla çözüleceği ayrı meseledir. Seçmenlerin bir oligopson........
© Ekonomim
